MEB’in Yeni Vizyonu ve Arda Turan Gerçeği

Bugün (dün) itibariyle MEB’in yeni vizyonunu açıklanmış olacak. Ziya Selçuk’un bakan olmasının kamuoyunda fazlasıyla bir iyimserlik havası doğurduğu hepimizin malumu. Bu iyimserliğin nedeni herhalde, Selçuk’un gerek akademik kariyeri gerekse devlet ve özel sektörde eğitim-öğretim faaliyetlerinin içinde aktif olarak yer almasından kaynaklanıyor. Tabii ki bu durum Selçuk’a yönelik de bir haksızlık sebebi. Asırlık maarif sorunumuzu tek başına çözebileceğine inanmak biraz saflık ve hadsizlik olur.

Hele ülkece hemen hiçbir konuda gömleğimizin ilk düğmesini doğru iliklemeyi becerememişken…

***

Kafamda birtakım cevapları olmakla birlikte hep düşündüğüm başat sorunlarımızdan birisi insanımızın hal ve davranışlarının neden Kapıkule’nin iki tarafındayken, güçlü ya da zayıfken (amir-memur iken) farklılaştığı meselesi. Bunun bir izahı olmalı. Neden ve niçin (aynı anlamda kelimeler bunlar) insanımızın bu çeşit bir çifte standardı var? Acaba sorun bir zamanlar babamın bir çırpıda çözdüğü kadar kolay mı? “Seni okutan hocanın…” diyerek tüm suçu okula ve öğretmene mi atacağız? Hadi o vakitler ‘okul’ gerçekten çok önemli idi ve çocuklar öğretmene “eti senin kemiği bizim…” diye teslim edilirdi. Peki ya şimdi? Hiç sanmıyorum. Artık öğretmenlerin etinden, sütünden hatta kemiklerinden dahi faydalanmak öğrencinin en temel hakkı!..

***

Bilinçli ve kasıtlı bir şekilde ülkemizde eğitim değilse bile öğretmenler itibarsızlaştırıldı. Bu itibarsızlaştırma süreci geçmişte bir ara öyle bir noktaya gelmişti ki; ebeveynler çocuklarını “Oğlum, kızım hiçbir şey olamazsan öğretmen olursun!” diyerek üniversitelere yolladı.

Bugün geldiğimiz noktada yüzbinlerce öğretmen aday adayının açıkta olması ve ülkece “Atanamayan öğretmenler” diye bir sorun yaşamamıza rağmen bu itibarsızlaştırmanın olumsuz etkilerini giderebilmiş değiliz. Hâlâ sistemin ilk harcanabilecek neferleri öğretmenler.

Öğretmen görev başında öldürülüyor, okul kapısında dayak yiyor, sınıfta çöp bidonuna sokuluyor ama bir Allah’ın kulu da çıkıp bütün bunlara dur demiyor. Sağlık Bakanlarının sağlık çalışanları için yaptıkları açıklamaların bir benzerini bugüne kadar öğretmenler bakanlarından duy(a)madılar. Tam tersi her yaşanan olayda öğretmenler için “acaba…” diye not düşüldü. Belki çok ağır olacak ama bu ülkede sınıf öğretmenleri hariç branş öğretmenlerinin ezici çoğunluğu öğretmenlik yapmıyor, YA-PA-MI-YOR. Çünkü öğretmene verilen rol bakıcılığın bir tık üstü. Açıkçası bunları yazmaktan bıksam da tekrarlamak gerekiyor. Bir öğrencinin sınıf geçmek için hiçbir çaba harcamasına gerek olmayan ve kendisine de getirisi olmayan zoraki bir sistemde milyonlarca öğrencinin başarılı olmasını beklemek hayalcilik olur. Öğrenciler de zaten bu nedenle okulları birer ‘sosyalleşme merkezi’ olarak kullanıyorlar. Herkes kendisine çizilen rolü oynuyor. Ziya Selçuk’tan da böyle bir ortamda hep birlikte mucize bekliyoruz.

***

Kusura bakmayın da gemisini kurtaranın kaptan olduğunun, bal tutanın parmağını yaladığının, devletin malının deniz yemeyenin keriz olduğunun, köprüyü geçene kadar ayıya dayı denileceğinin, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasının, dün de onlar yapmıştının, kazananın daima haklı olduğunun vb.’nin öğretildiği bir düzende hiçbir şey değişmez. Nitekim Allah “Her halde Allah, bir kavme verdiğini onlar nefislerindekini bozmadıkça bozmaz” diyerek hepimizi uyarıyor.

***

Bakın yüzyılda bir tesadüfen yetiştirdiğimiz süper yetenek Arda Turan’ın haline. Toplumsal ikiyüzlülüğümüz ile hep birlikte ‘vurun abalıya’yı oynuyoruz. Arda bu noktaya bir günde mi geldi? Bu noktaya gelene kadar yaptığı onca şeyi hep yıldız kontenjanından görmezden geldik. Ve Arda’da tüm benzerleri gibi yaptıklarını bir hak olarak kendinde gördü. Sınırları doğru düzgün çizilmemiş bir alemde gezdi. Arda’ya kızgınlığımızın aslında onunla aynı şeyleri yapamamaktan gelmediğini kim söyleyebilir ki?

***

Belki hiç ilgisi yok ama bir not ile bitireyim. Hz. Ömer hilafetinin ilk yıllarında yaşanan kıtlık yüzünden hırsızlık olaylarında büyük bir artış görülünce şer’i cezayı uygulamaz, gerekçe olarak da “Eğer insanlar hırsızlık yapıyorsa bunda bizim de suçumuz var!” dediği rivayet edilir. Arda da hocası da suç işlerken yalnız değildi… Hepimiz oradaydık!

Karar, 24.10.2018

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et