Kuru Beyaz Bir Mevsim Konusu Olarak Kürtçe Eğitim

Kürt meselesi ile ilgili çok fazla görüş beyan etmemeye, bu konuda yazı yazmamaya çalışıyorum. Zira doğu ve Güneydoğu Anadolu kentlerini görmedim bile, yani Sivas’ın doğusuna geçmedim. Ne var ki Kürt meselesinin en kritik konusu olan; ana dilde eğitim başka bir ifade ile Kürtçe eğitim konusunda bir şeyler söyleme ihtiyacı hissettim. Yazımın başlığını da biraz ilerde değineceğim bir filmden esinlenerek oluşturdum. Kürtçe eğitim kabul edilse bile pek çok Kürt aile çocuklarını bu şekilde eğitim verilen okula değil, Türkçe hatta İngilizce eğitim veren okullara gönderir… Bu büyük bir iddia gibi görünüyor, ne var ki, sloganlara alışmış, boş vaatlere iman etmiş ve de korku ile pişmiş toplumlarda böyledir. Olguların derinlemesine analizi maalesef yapılmaz. Açalım…

“Kuru Beyaz Bir Mevsim” (1989, Euzhan Palcy’nin yönettiği ve Donald Sutherland, Jürgen Prochnow, Marlon Brando, Janet Suzman, Zakes Mokae ve Susan Sarandon’ın oynadığı 1989 Amerikan drama filmidir. Colin Welland ve Palcy tarafından André Brink’in A Dry White Season adlı romanından uyarlanmıştır)  Bu film, Güney Afrika Cumhuriyetinde, beyaz azınlığın siyah çoğunluğa uyguladığı ırkçı şiddetin anlatıldığı en iyi filmlerden birisidir, 10 kez  filmi izledim. Filmin hemen başında, ortaokul ve lise öğrencilerinin bir protesto yürüyüşü ve özel kuvvetler ile askerlerin sert müdahalesiyle kan ve gözyaşı filme rengini veriyor. Okulda bahçıvan olarak çalışan bay Gordon Gubene, çocuklarının bu eyleme katıldığını öğrenince buna karşı çıkıyor, henüz 12 yaşındaki oğlu babasına şu yanıtı veriyor: “Baba, biz Afrikanca öğrenmek istemiyoruz. (Eğitim dili Afrikanca) İngilizce öğrenmek istiyoruz, Afrikanca ile bir geleceğimiz yok, ancak senin gibi okulda hademe olabiliriz, biz doktor, avukat olmak istiyoruz, herkes sana akıl danışır, sen şimdi okulda hademesin oysa senin avukat olman gerekirdi” diyor. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde büyük olayların başlama nedenlerinde birisi de siyahların Afrikanca eğitime zorlanmasıdır… Diyelim ki Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde çocukların Kürtçenin eğitim dili olduğu okullara zorlandı. Benzer tepkiyi en fazla 4 yıl içinde doğuracaktır, şimdi Kürt Milleti için canını veririm pozu yapanlar başta olmak üzere çoğu aile çocuklarını Türkçe’nin eğitim dili olduğu okullara vermek isteyecektir… Bu tezime karşı itirazlar olacaktır.

Abbas Karaağaçlı ve Ümran Turgut (2019) makalelerinde Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki ırkçılık ile ilgili mücadeleyi kaleme almışlar. Karaağaçlı ve Turgut’a göre olayların tırmanmasında, büyük çaplı gösteriler düzenlenmesinde ve rejim tarafından şiddet kullanılarak bastırılmasında siyahi çocukların beyazlardan ayrı okullarda eğitim görme zorunluluğu ve eğitimin sadece Afrikanca ile tarım ve dikiş gibi derslerden oluşmasının katkısı büyük olmuştur.

1953 yılında çıkarılan Bantu Eğitim Yasası ırk ayrımcılığına dayanan eğitim sisteminin kurallarını getirmekteydi. Bu yasa ile ırkçı rejim eğitime ilişkin tüm yasal düzenlemeleri bir bütün halinde sistemleştirmiştir. Bantu eğitim politikasının amacı, Siyah ve Metis gençliğini vasıfsız bir işgücü piyasasında eğitmek ve beyazların tek refahını ve Güney Afrikalıların toplam kontrolünü sağlamaktır. Bantu okullarında, siyah gençler anadillerinde eğitim gördü, ancak eğitim erkekler için anadil ve tarım, kızlar için dikiş ve örgü ile sınırlıdır. Gelecekteki çiftçilerin çocukları hiçbir matematik veya bilim bilgisi olmadan ve zar zor okuyabilmiştir. 1956’da okul ayrımı “kabile” ilan edilen üniversitelere de uygulanmıştır. (Turgut, Karaağaçlı,2019).

Türkiye’de anadilde (Kürtçe vb.) eğitim talebinde, Güney Afrika’daki gibi pozitif bilimlerin olmadığı bir ders programı talep edilmemektedir. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde ana dilde eğitim, eğitimde fırsat eşitliği fonksiyonundan ziyade, ayrımcılık ve bir grubu mahkûm (kariyer yaşamı) etme aracı olarak kullanılmıştır. Bu siyah çoğunluğun itirazı ile sonuçlanmıştır. Geleceği olmayan, sınıf değiştirme imkânı tanımayan bir okul sistemi büyük çaplı itirazların önemli nedeni olmuştur.

Türkiye’de Kürtçe eğitim bir kesim tarafından kutsanmakta, Kürt sorununun çözümü için hayati önem atfedilmektedir. Buna karşılık milliyetçi kesim Kürtçenin eğitim dili olarak okullarda okutulmasına şiddetle karşı çıkmakta bunu “kabus” olarak tanımlamaktalar. Soğukkanlı bir analiz yapılırsa, Kürtçe eğitim dili olarak okullarda sunulduğunda yani eğitim dili Kürtçe olduğunda, gelecek ve kariyer problemleri nedeniyle çok az talep alacaktır hatta birkaç yıl içinde talebin 0 olma ihtimali göz ardı edilmemelidir. Kürtçe eğitim meselesi soğukkanlı analiz edildiğinde karşımıza çıkacak gerçek budur.

Kaynak:

Karaağaçlı, A. ve Turgut, Ü. (2019) Güney Afrika’da Yerli Halkın Irkçılıkla Mücadelesi, Karadeniz Uluslararası Bilim Dergisi, 43 (1-9).

 

 

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et