İdeal Baro Modelini Aramak – Alp Eren Şermet

Bir önceki yazım “Statüko Yürüyor” yoğun ilginize mazhar oldu ve bu beni Barolar ve avukatlar arasındaki ilişki temel olmak üzere, kuşatıcı perspektif yönünden bakılırsa bir ekonomi alt branşı olan ‘legal markete” ilişkin olarak daha detaylı ve derinleşerek yazma hususunda motive etti. Bu bağlamda, barolar üzerine eğilmeyi ve farklı modelleme önerileri getirerek daha avukat-dostu bir Baro kurgulaması yapmayı amaçlayan bir yazı yazmaya karar verdim.

Öncelikle, bir önceki yazıda barolar ile avukatlar arasındaki ilişkiyi deontoloji temelinde ele almıştım. Bu yazıda ise baro modellemeleri ana konusuna utilitarist metodoloji ile yaklaşacağım ve klasik – önerilen – baro modeli ile alternatifleri arasında rasyonel bireylerin kıyas yapmaları amacıyla kabaca fayda/maliyet analizi yapmaya çalışacağım.

Bir önceki yazıda belirtmiş olduğum üç farklı tip baro modeli vardı ve bu modeller şu şekildeydi

1- Temsil Gücü Arttırılmış Tek Baro Modeli

2- Grup Temelli Çoklu Baro Modeli

3- Var Olan Baro Modeli

Saymış olduğum modellerin avukatlara ve dolayısıyla hukuk sektörüne sunacakları olumlu sonuçlar ile olumsuz sonuçları kıyaslamak için şu kategorileri belirledim : a) Avukatların yaşam maliyetine etki analizi b) Vatandaşların hukuka ulaşma maliyetine etki analizi c) Devletin yargı maliyetine etki analizi. Şimdi bu üç ana etki analizinin belirtmiş olduğum baro modelleri ile etkileşimlerinin incelenmesi yani matematiksel anlatımla 3×3 matriksinin çıkarılması çalışmasına başlayabiliriz.

  • TEMSİL GÜCÜ ARTTIRILMIŞ TEK BARO MODELİNİN AVUKATLARIN YAŞAM MALİYETİNE OLASI ETKİLERİ NEDİR?

Öncelikle, temsil gücü arttırılmış tek baro modelinin avukatların yaşam maliyetine olası etkilerinden bahsetmeden önce bu baro modelinin ne anlama geldiğini ifade etmek gerekir. Bu modelde, her şehirde üye sayısından bağımsız olarak sadece bir baronun varlığı sürmekte iken bu baronun yönetim kurulu ve karar alma mekanizmalarında, baro seçimini kazanan grubun dışındaki avukat gruplarının da aldıkları oy oranlarına göre yer almasıdır. Klasik anlamda, baroların yürütme işlemlerine ilişkin olarak daha çoğulcu hatta en azından minimum düzeyde dahi olsa çoğulculuğa yönelik bir adımı olarak tanımlanabilecek bu modelin faydacı bağlamdaki kuramsal açıdan olası olumlu sonuçları ile olası olumsuz sonuçlarını şu şekilde sıralayabiliriz.

I. OLUMLU YÖNLER

1- Temsil Gücünün Artması Daha Fazla Avukata Temas Edilmesini Sağlayacaktır.

Baro yönetim kurulunda ve diğer kurullarında farklı sosyoloji gruplarındaki daha fazla avukatın temsil edilmesi nedeniyle bu avukatların hukuki etki alanlarını havi fiili datasının yönetimde bulunması ve bu temsil gücü artışı sonucunda avukatların karşılaştığı sorunlara temasın kolaylaşması sağlanacak ve avukatların sorunlarına temas kolaylaşacaktır.

Bu modelde, avukatların bilfiil yaşamakta oldukları sorunlara temas unsurunda olumlu yönde bir gelişim vuku bulacaktır. Bu temasın sonucunda geliştirilecek çözüm modellemeleri ile hukuki sorunun neden olduğu maliyet azalacak ve avukatların lehine bir gelişme söz konusu olacaktır. Avukatların eski UYAP döneminde yaşamış olduğu sorunlar bu usule benzer bir çalışma sonrasında ortaya çıkan bir taslak temel alınarak çözülmüştür denilirse hatalı olmayacaktır. Dolayısıyla bu model sahada pratik edilmiş bir modeldir. Ancak kurumsal değil salt olarak sorun üzerine “ad hoc” oluşan bir yapıdır.

2- Uzlaşı Kültürünün Zorunlu Uzlaşı Nedeniyle Gelişecek Olması.

Yönetimde çoğulculuğun zorunlu bir unsuru vardır: Uzlaşı mecburiyeti. Eğer uzlaşamazsanız karar alamadığınız ve/ya kararınızı uygulayamadığınız için orta ve uzun dönemde sisteminiz çökecektir. Tabiî ki, neden sistemi zafiyete uğratma riski olan bir modele geçiş yapılsın soruları gelebilir. Bu durumda bu ‘kaygıya’ cevap olarak şu ifade sunulabilir: Tek bir yönetici olsun her kararı o alsın. Böylece, hiçbir zaman zafiyet vuku bulmaz. Bu fikrin uygulanması halinde radikal bir çoğunlukçuluk söz konusu olacak ve barolar tek adamların hobi bahçesine dönüşecektir. Dolayısıyla tersine ergi yöntemi ile şu çıkarımı yapmalıyız ki: Yönetimde çoğulculuk bir demokratik şarttır. Bu demokratik şartın eylemsel sonucu ise baroların farklı sosyoloji gruplarına tabi avukatlar arasındaki uzlaşılar ile yönetilmesi olacaktır. Bunun sonucunda ise meşruiyet gücü yüksek, tartışmadan kaynaklı zaman faktörünün maliyeti azalmış ve adaptasyon hızı yüksek hukuk politikaları pratik edilebilecektir. Bu pratiğin süreklilik kazanması ile uzlaşı kültürü merkezi bir konuma gelecektir. Bu uzlaşı kültürünün tüm topluma da zaman içinde sirayeti elbette mümkün olacaktır.

II. OLUMSUZ YÖN

1- Sürekli Olarak Uzlaşmaya Çalışmak İş Yükünü Arttıracaktır.

Yönetimler var olan krizleri ve/ya daha düşük profilli krizler anlamına gelen sorunları hızlı ve doğru çözdükleri ölçüde yani yüksek verimlilikle çözdükleri ölçüde başarılıdırlar. Bu başarı ağırlıklarına göre yönetimdeki süreleri denge noktasını bulur. Her yönetimin ana felsefesi öncelikle sorunun var olmasını engellemek sonrasında ise eğer sorun artık aktif bir anlam ifade ediyorsa onu hızlı ve doğru biçimde yok etmektir. Şimdi buradaki şartları analiz edelim: Yönetim neyi hedefler? Sorunun var olmasını engellemeyi ve var olan sorunu yok etmeyi. Sorunun var olmasını engellemek için maksimum sayıda veriye sahip olmak gerekir. Bu veriyi sağlayacak olan kaynak açıktır ki farklı profillerdeki avukatlar olacaktır. Ancak sorunların çözümünde tüm bu avukatlar ile sürekli istişare etmek yönetimin verimini azaltabilecektir. Sorunların daha geç çözülmesi zamanın çok kıymetli olduğu hukuk dünyasında telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabilecektir. Bu bağlamda, bu modelin eksi yönü sürekli istişare gerekliliğidir. 

  • TEMSİL GÜCÜ ARTTIRILMIŞ TEK BARO MODELİNİN VATANDAŞLARIN  HUKUKA ULAŞMA MALİYETİNE OLASI ETKİLERİ NEDİR?

Temsil gücü arttırılmış tek baro modelinin doğrudan hukukçu olmayan kişilere (hem gerçek kişiler hem de tüzel kişilere) bazı olumlu ve bazı olumsuz etkileri tabii şekilde olacaktır. Belirtmek gerekir ki, metodolojik olarak tüm opsiyonlar değerlendirildikten sonra olumlu olasılıkların olumsuz olasılıklara oranının en fazla olduğu baro modeli seçilmelidir. Bu bağlamda, temsil gücü arttırılmış baro modelinin artı ve eksi yönlerini kıyaslayabiliriz. Şöyle ki;

  1. OLUMLU YÖN

Öncelikle, temsil spektrumu artan avukat demek dolaylı olarak temsil spektrumu artan müvekkil yani kişi profili demektir. Yaşamakta olduğu hukuki sorunların Baro yönetimine aktarılma olasılığı artacak olan kişiler bu soruların kademe kademe çözülmesi ile sistematik bir hukuki rahatlama (relief) ile yargıya olumlu yaklaşacaklardır. Unutulmamalıdır ki, temsil edilmiyorsanız aidiyet kuramazsınız. Yargıda temsil edilme oranı çok düşük olan Türkiyeli bireylerin yargıya güvenlerinin az olmasının sebeplerinden biri de budur. Zira eğer temsil edilebiliyor veya daha doğrusu daha geniş bir profilde daha yaygın biçimde temsil edilebiliyor olsalar yargıya daha fazla ‘dokunabilecekler’ ve böylece yargıya olan algıları da olumlu yönde değişecektir. Tersine ergi yöntemini burada da uygulayalım. Yargıda hiçbir şekilde temsil edilmeyen vatandaş yargıya ne kadar güvenebilir? Bu bağlamda, kişilerin temsili, yargı – vatandaş dikotomisinin sıhhati ve cesurca ifade etmek gerekirse sürdürülebilirliği için bir zarurettir. Usulü de kişinin yargıdaki temsilcisi olan avukatın daha güçlü bir temsil kabiliyetine sahip olmasıdır. Yani, kişi – yargı yakınlaşmasının zorunlu şekilde artacak olması, temsil gücü arttırılmış tek baro modelinin vatandaş yönünden olumlu noktasıdır.

  1. OLUMSUZ YÖN

Kuramsal olarak, hiçbir model mutlak şekilde sadece fayda sağlayan bir kompozisyon sunmaz yani sunamaz. Zira her sistem, varoluşsal olarak sistem olması ve sistem olma iddiası nedeniyle yapısal olarak statikliğe evrilmektedir. Hayatın dönüşen, dönüştüren ve sonuç çıktısı olarak dinamik yapısı her sistemi çürütür ve zaman içinde zayıflatır. Bu bağlamda, elbette her ideal modelin de defektleri söz konusudur. Bundan kaçış yoktur. Kaçış aramak da abesle iştigaldir. Önemli olan, metodolojiye sadık kalmak ve fayda/maliyet analizinin en yüksek olduğu sistemleri pratik etmeyi tercih etmektir. Rasyonel olan ve dolayısıyla hayatta tutacak olan budur.

Üstteki ana açıklamayı tüm modeller için ortak çekirdek olarak ele alabiliriz. Söz konusu, temsil gücü artan avukat v. dar anlamda vatandaş geniş anlamda tüm kişiler analizinde ise ortaya çıkabilecek negatif yönler şöyle sunulabilir : a) Hukukun öncelik problemi b) Hukukun adaptasyon sorunu. Bu iki problemi anlatmaya başlayabiliriz.

Hukukun öncelik problemi kabaca hukukun uygulayıcılarının (kanunkoyucu dahil olmak ve ancak onunla sınırlı olmamak üzere hukuk adına resmi işlem yapan her güç) uyguladıkları mevzuat sırasında düşünsel bağlamdaki yaklaşımlarının sarih ve tereddütsüz olmasını engelleyen sorunu ifade etmektedir. Avukatların temsil gücü arttıkça talepleri de önceki dönemlere ve alışkanlıklara kıyasla artacak ve kuraluygulayıcılarının -devletin hukuk hizmetinin kesintisizliği- prensibi ile sürtüşebilecek bir hangi talebin merkeze alınması gerektiği sorusu zaman ve enerji kaybına yol açacaktır. Oysa bu sorun aslında bir sorun değildir ve fakat başka bir makalenin konusudur : Yargının Tekel Olmasının Maliyeti. Ancak, bu yazıda sadece küçük bir referans ile konuya dokunmuş oldum.

Hukukun adaptasyon sorunu ise aslında hukukun öncelik probleminin bir alt dalı olarak nitelendirilebilir veya bir türevi olarak düşünülebilir. Ancak ayrı bir başlık olarak belirtmemin nedeni, sistemler nadiren yeniliğe açıktırlar. Yeninin baskısına direnme gücü – özellikle katı bürokratik yapılarda – çok daha baskındır. Bu bağlamda, kağıt üzerinde avukatların temsil gücü artacak olsa da baroların yönetim geleneği ve alışkanlığı onları hazmetme hususunda direnç gösterecektir. Bu sistemin özelliğidir. Dolayısıyla, aslında kendisinden kaynaklanmayan bir zorluğun sorumlusu olarak nitelendirilebilir temsil gücü. Buna newspeak (yenikonuş) veya post-truth (doğruluksonrasıkurgudoğru) örneği olarak yaklaşılabilir mi? Evet yaklaşılabilir.

  • TEMSİL GÜCÜ ARTTIRILMIŞ TEK BARO MODELİNİN DEVLETİN YARGI MALİYETİNE OLASI ETKİLERİ NEDİR?

Bu sorunun cevabı aslında üstteki açıklamaların toplamıdır. Devlet için önemli olgu sadece sistemin çalışmasının maliyet değildir ve olmamalıdır da. Önemli olan kurumlarının çalışma verimidir. Dolayısıyla, baroların yapısı özelinde devletin odaklanması gereken baroların çalışma verimidir. Bu bağlamda, temsil güçleri artmış baroların devletin yargı maliyetine faydası olacağı açıktır. Zira yargının tıkanmış damarlarının farkına daha hızlı varabilecek olan devlet bu sıkışıklığı çözme inisiyatifini alma hususunda eski modele kıyasla daha proaktif olabilecektir. Yargıya güven arttıkça ülke çapında ekonomiye ve diğer alanlara doğrudan sirayet edecek olumlu kıpırdanmalar meydana gelecektir. Devletin meşruiyetin kaynağı yargı gücüdür ve yargı gücünün tüm tıkanıklardan kurtulması gerekir. Bu bir günde çözülecek bir sorun değildir fakat en azından sorunların tespitinin ve bu tespitlerin geçerliliğinin kendi kendine doğacak olması devletin iş yükünü de azaltacaktır.

Bu modelin devlet için olumsuz yönü ise devletin sürekli olarak pek çok farklı temsilcinin pek çok farklı talebiyle doğrudan ilgilenmek zorunda kalacak olmasıdır. Yani yaşayacağı aslında adaptasyon sorunu olacaktır. Bunun çözümü de daha ademi merkeziyetçi bir yargıya evrim olacaktır. Ya da temsilciler arası eşitler belirlenecektir ancak bu da yeni modeli sadece normatif olarak var kılacaktır. Reelde kayda değer değişim olmayacaktır.

2.1 – GRUP TEMELLİ ÇOKLU BARO MODELİNİN AVUKATLARIN YAŞAM MALİYETİNE OLASI ETKİLERİ NEDİR?

Doğrudan konuya girme bağlamında, uzun uzadıya tanımlayıcı bir girizgah yazmaktan imtina ederek çoklu baro modelinin avukatlara olumlu ve olumsuz olası etkilerini belirtmek istiyorum. Şöyle ki;

  1. OLUMLU YÖNLER

Öncelikle, ilk olarak, en önemlisi TEKEL KIRILACAK VE PİYASA SUYU YATAĞINI BULACAKTIR! Aslında tüm bu yazıda sadece bu cümleyi kullanmak dahi yeterli olacaktı ve bu yazı sadece bu cümleyi kurabilmek için yazıldı : Rekabet kalitede artışı, maliyette azalışı getirir.  Bundan yarar görecek olan ise tüm tüketici katılımcılardır. Dolayısıyla aslında temel olarak alternatifi yoktur. Üstad Ayn Rand’ın da bilgece ifade ettiği gibi rasyonel iki birey arasında tartışma olmaz. Her tartışma gibi bu tartışma da anlamsızdır. Rasyonel ve tercih edilmesi zorunlu olan daha kapitalist olandır. Çoklu baro ekonomik terminolojide ne anlama gelecektir? Rakip organizasyon anlamına gelecektir. Rakip organizasyona kim karşı çıkar? Tekel güç ile sorgulanmayan, kaliteyi ve maliyeti önemsemeyen güç kümesi. Klasik bir antikapitalist refleks. Fakat, tarih analizi ile görüleceği üzere evrimin dikte ettiği gibi anarkokapitalizmin önünde durabilecek hiçbir güç yoktur. Her antikapitalist refleks kendi cenahına trajik diğer cenahlara komedi olarak tarihe karışacaktır. Pekiyi pratik faydaları analiz etmeye çalışalım. Öncelikle klasifikasyon yapmak gerekmekte. Şöyle ki;

  • CMK Uygulaması
  • Aidat ve Katkı Payları
  • Avukat Disiplin Hukuku

Yazının kapsamını genişletmekten kaçınmak adına -ancak fiili avukatlık yapmayan okuyucuların bu kavramları araştırmasını bir avukat olarak önermekteyim. Zira her birey haklarını bilmelidir- neyin ne olduğuna tanım odaklı yaklaşmayacağım. Sadece var olanı anlatacağım.

İlk konu CMK problematiği. CMK baro tartışmalarında merkezi bir yer tutmakta çünkü tekel gücün atadığı avukatların tekelinde olan bir ‘para kazanma sahası’. Evet, evet hepimiz biliyoruz hepimiz adalet aşkı ile bu mesleği yapıyoruz. Bizim amacımız para değil. Ulvi amaçlar güdüyoruz. Belki 9 yaşındaki çocuklar olsaydık bu ifadeleri makul karşılayabilirdik ancak gerçek bu değil. Gerçek, avukata ihtiyaç duyan şüpheli ve/ya sanıkların rekabet kurallarına tabi olmayan avukatlarla buluşturulmasından ibarettir. CMK eğitimi (biz bu eğitimi fakültede almamış mıydık) almayan bir avukat CMK görevi alamamakta. CMK görevlerinin objektif olarak tayin edildiği sadece iddia edilmekte. Avukat yine bağımsız yine özgürce mesleğini ifa ediyor. Bu kurumsal düzenin rasyonel teori ile olan ilişkisini siz değerli okuyuculara bırakmaktayım. Odaklanacağım konu çoklu baro sistemindeki CMK rejiminin nasıl olacağı.

Rekabetçi sistemde tekel bir CMK rejimi olmayacak. En azından olmamalı eğer iddianız ile pratiğiniz çelişiyorsa meşruiyetinizi kaybedersiniz. Dolayısıyla, en verimli CMK rejimini uygulamak isteyecek barolar arasındaki rekabet CMK rejiminin kalitesini arttıracaktır. Bu bağlamda, herhangi bir baronun CMK’yı tekeline alacağına dair varsayım temelde geçersiz bir varsayımdır. Zira amaç verim ise CMK görevlisi avukat sayısının değil azaltılması arttırılması gerekir. Dolayısıyla rekabetçilik CMK rejimine olumlu yansıyacaktır.

Diğer husus, aidat ve katkı payı karşılaştırması olacaktır. Tekel için katılım üst sınırı yoktur. Bu tüm ekonomik girişimler için geçerli bir önermedir. Ta ki, rakip organizasyonun katılım ücretini tespit edinceye kadar. Bu bağlamda, baro sayısı arttıkça katılım ve aidat tutarları azalacak ve daha önemlisi harcama şeffaflığı daha fazla talep edilecektir.

Disiplin hukuku ise benim bu etapta inceleyeceğim son kategori olacaktır. Disiplin hukuku baroların iç kurallarının avukat üzerindeki uygulama rejimidir. Kendi kurallarını oluşturan ve kendi oluşturduğu kurallara göre barolara kayıt olacak avukatlar kendi kurallarını kendileri koyacaktır. Böylece dinamik hayata uyumlu ve gerçekliğe daha yakın kurallar tespit edilecektir. Bu kurallar diğer baroların da kendilerini revize etmelerine yol açacaktır ve avukatlar daha özgür ve daha rekabetçi bir piyasada varlıklarını daha rahat sürdürebileceklerdir.

  1. OLUMSUZ YÖNLER

Çoklu baro modelinin olumsuz yönlerine değinmek gerekirse şu unsurlara temas edebiliriz : Öncelikle, geçiş süreci belirsizdir. Yani barolar arası ilişkiler ne kadar süre içinde pratik uyumluluğu yakalayacaktır bu konu belirsizdir. Keza, bugüne kadar kurulu sistem köklü bir değişime uğrayacaktır. Adeta demir perde ülkelerinin rejim değişikliği sonrası dönüşüm süreci yaşanacaktır barolarda. Bu bağlamda, geçiş süreci sancılı ve yorucu olacaktır.

2.2 – GRUP TEMELLİ ÇOKLU BARO MODELİNİN VATANDAŞLARIN YAŞAM MALİYETİNE OLASI ETKİLERİ NEDİR?

Avukata ulaşma maliyeti azalacağından ve avukatın hizmet kalitesi artacağından ve eğer maliyeti azalmaz ve kalitesi artmazsa piyasa içinde eleneceğinden vatandaşlar hukuka erişim hususunda daha az çekingen olacaklar ve aldıkları hizmetten daha fazla memnun olacaklar.

2.3 – GRUP TEMELLİ ÇOKLU BARO MODELİNİN DEVLETE OLASI ETKİLERİ NEDİR?

Basitçe ifade etmek gerekir ise: Kaliteli yargının kaliteli iş yapmak zorunda kalan avukatlara ihtiyacı vardır. Rekabet kalite doğurur. Maliyeti ise azaltır. Devlet bundan başka ne isteyebilir? Düşük maliyetli yargı bireylerin yargıya bağlılığını arttıracaktır. Uzun dönemde ise genel refahın ve toplumsal mutluluğun da artışına yol açacaktır.

  1. ESKİ MODEL

Güncel baro modeli hakkında uzun uzadıya analiz yapmaya gerek görmüyorum. Eski modelin hiçbir yargı paydaşına hiçbir faydası yok. Sadece kronik sorunlar ve düşük yargı kalitesini besleyici olma pratiğinin devamlılığı söz konusu. Bu bağlamda, baro yönetim kurulundaki avukatların güçlü olması ve bu güce erişme yarışı anlamına gelen, pratikte hiçbir değişime yol açmayan seçim paydaşlarının hikayesinden söz edebiliriz, edersek. Bu anlatım ise sadece vakit kaybı olarak nitelendirilebilir.

Av. Alp Eren Şermet

av.alpsermet@gmail.com  

Yazarın ilgili başka yazıları
Statüko Yürüyor!

 

 

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et