Etyen Mahçupyan – Kim kimi niçin destekliyor?

Siyasetle otoriter bir ideolojik zemin üzerinde tanışmış olan toplumlarda, demokratik değişim ancak mecbur kalındığı için atılan adımlarla oluşuyor.
Otoriter zihniyetin yönetim zafiyeti göstermesi söz konusu değişim dinamiği için bir önkoşul haline geliyor. Türkiye de böyle bir ülke… Bugün reformların taşıyıcısı olan AKP’nin kendi içselleşmiş ideolojisinden kaynaklanan bir demokrasi ufku olduğunu iddia etmek çok zor. Aksine AKP’nin ‘demokratlığının’ temelinde devletin dindar kesime karşı bunca yıldır yürütmüş olduğu baskıcı ve dışlayıcı siyaset yatıyor. Kemalizm’in oluşturduğu cumhuriyetin belirli dünya koşullarında ‘yönetemez’ hale gelmesiyle oluşan karşı tepkiler ise günümüzün AKP’sini yaratmış durumda. Dolayısıyla bu parti Türkiye’yi ‘ileri demokrasiye’ taşıyan bir sürükleyici aktör olmaktan ziyade, ‘ileri demokrasiyi’ talep eden dindar çoğunluğun uzantısı olarak işlev görüyor.

Laik kesimin demokratlarının AKP’ye destek vermelerinin nedeni de bu… Mesele AKP’nin ne kadar az veya çok demokrat olması değil. Mesele bu partinin bizatihi varlığıyla toplumdaki demokratikleşme arzusunu hayata geçirebilmesi ve bunu yaparken de demokrasi taleplerinin doğrultusu yönünde değişebilmesi. Aynı iradenin CHP tarafında da olması doğrusu demokratları son derece memnun ederdi. Çünkü son kertede bu iki partinin de demokrat zihniyeti zaten temsil etmediği ve önemli olanın üretilecek sinerji olacağı açık…

Ne var ki CHP bu yönde bir değişimi öngörmeyi sağlayacak hiçbir belirti göstermiyor. Kılıçdaroğlu/Batum bileşiminden demokrasi çıkacağını hayal edenlerin bu kadar naif veya cahil olduklarını söylemek de herhalde doğru olmaz. Anlaşılan modernist laik kesim aslında CHP’nin bir biçimde demokratlaşmasını istiyor ve bunun ideolojik zemini olmasa da, teorik olarak bu değişimin olabileceğini söyleyerek bir tür siyaset yaptığını sanıyor. Böylesine bir kendini aldatma sürecinin niçin seçildiği ise herkesin malumu: Amaç AKP’nin iktidardan gitmesi… Tabii ki AKP’nin idealize edilecek hali yok, ama alternatiflerine kıyasla daha ‘yanlış’ bir Türkiye hayal ettiklerini söylemek de imkânsız. Bu durumda söz konusu kategorik AKP karşıtlığının nedeni ne olabilir? Acaba modernist laikler niçin AKP ile CHP arasında daha mesafeli, somut tutumları veri alan bir değerlendirme pozisyonu alamıyorlar? Görünen o ki bunun nedeni söz konusu kesimde çok derine işlemiş olan ‘dindar alerjisi’… Kendilerini ‘modern’ olarak gören bu insanlar aslında sadece ‘laik’ ve bu, otoriter zihniyet içinde şekillenmiş bir laiklik. Dolayısıyla da katı Kemalizm’in toplumu ‘dışlayıcı’ konumunun günümüzdeki siyasi çaresizliğine karşı üretebildikleri tek alternatif ancak ‘yumuşak’ Kemalizm’in ‘sınırlandırıcı’ laikliği olabiliyor. Bunun ise demokratlık bir yana, epeyce vesayetçi bir anlayış olduğunu söyleyebiliriz.

Öte yandan vesayetçiliği bir tür demokrasi talebi imiş gibi sunma yönünde büyük bir çaba var. Merkez medyanın eski ve yeni gazeteleri buna fazlasıyla teşneler. AKP’nin yanlışlarının vurgulanmasının, CHP’yi kendiliğinden doğru bir konuma oturtacağı sanılıyor. Ancak bu beyhude bir çaba… Nitekim yaklaşan CHP kurultayı bağlamındaki son pazarlıklar bile, bu partinin bitiş sürecinde olduğunu ima etmekte. Kılıçdaroğlu’nun Sav ve Baykal’la görüşerek onlara kendi blok listesinden pay vermeye çalışması, muhtemel bir seçim yenilgisini tek başına taşımak istememesinden kaynaklanıyor. Buna karşılık Sav ve Baykal’ın bu teklifi reddetmeleri ise, seçim yenilgisi ihtimalini epeyce yüksek gördüklerini ortaya koyuyor. Çarşaf liste tartışmasına gelindiğinde ise CHP’nin ‘demokratikliğinin’ bir farsa dönüştüğünü görüyoruz. Baykal döneminde genel başkan parti meclisini seçiyor ve yönetim kurulunun belirlenmesini bu meclise bırakıyordu. Böylece hem kendi seçtiği insanlar yönetime gelmiş oluyor hem de en azından parti meclisinde bir tür ‘demokrasi’ işliyordu. Kılıçdaroğlu ise hem parti meclisini hem de onun içinden yönetim kurulunu kendi seçmeye kalkıyor…

Buna AKP’nin de demokratik olmadığını söyleyerek bir tür itirazda bulunabilirsiniz. Ancak AKP’nin zaten böyle bir iddiası yok. AKP kendi yapısıyla değil, yaptıklarıyla demokratlığa hizmet ediyor. CHP’nin ise ne yapısı ne de yapmak istedikleri bu yönde değil… Dolayısıyla hiç şaşırtıcı olmayan nedenlerle, demokratlar AKP’ye destek veriyor, laik modernistler ise CHP’ye.

Zaman, 15.12.2010

 

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et