Dinî, Siyasî ve Her Türlü Metin Nasıl Anlaşılır? (I)

[box type=”info” align=”” class=”” width=””]- Dinî, Siyasî ve Her Türlü Metin Nasıl Anlaşılır? (I)
Dinî, Siyasî ve Her Türlü Metin Nasıl Anlaşılır? (II)[/box] Bir metin (text) okunarak anlaşılabilir. Metnin öz niteliğine bağlı olarak anlama zorlukları doğal olarak ortaya çıkacaktır. Okuyucu metni anlama çabasına girdiğinde metnin zorluğunun yanı sıra kendi entellektüel kapasitesine uygun olarak anlayabilir. Anlam okuyucuyla metin ya da eser arasında kurulan doğru iletişimle mümkün olacaktır.

Anlama bir süreç olarak metnin zorluğuna bağlı olarak değişebileceği gibi, okuyucunun taşıdığı vasıflara bağlı olarak da yeni biçimler kazanacaktır.

Bizler özne olarak bir metne yöneldiğimizde farklı iletişim düzlemlerinde konumlanırız. Anlamaya çabaladığımız her metin özgün olmayabilir. Bazen bir şiir olabileceği gibi, bir film, kutsal bir kitap, bir tablo ya da bizatihi doğanın kendisi de olabilir.

Anlam soyut, a historik, zaman dışı ya da “indirilen/uydurulan” bağlamı dışında ortaya çıkar. Nitekim her anlamanın içinde yer aldığı dil bağlamı gelenek ve tarihsel kesit tarafından oluşturulur. Her okuyucu anlamaya çalıştığı metnin rasyonalitesini verili olan yetenekleri çerçevesinde somutlaştırır. Her somutlaşan anlam bağlamının ise çoklu yapıları mevcuttur. Dinsel anlama da bundan ari değildir.

Bu kapsamda doğal olarak dilini bilmediğimiz edebî bir eserin taşıdığı muhtemel manaları çözemeyeceğimiz gibi hiç aşina olmadığımız bir metnin de manasını doğal olarak kavrayamayız. Soyut bir tablo bize sadece belli bir nesne ya da belli renklerin üzerinde yer aldığı bir çerçeve olarak görünecektir.

O halde ilmine vakıf olmadığımız, temel kavramlarından bihaber olduğumuz kutsal bir metni, örneğin Kuran’ı ya da İncil’i nasıl anlayabiliriz? Kuran’da ya da İncil’de yer alan ifadelerin (ayetler) manasına nasıl vakıf olabiliriz? Konuyu daha da basitleştirecek olursak, Yahya Kemal’in bir şiirini ya da şiirinde yer alan bir beytini anlamanın bir yöntemi var mıdır?

Bu tür sorulara vereceğimiz cevapların sadece soyut felsefî bir değeri yoktur. Bilakis somut politik ve pratik sonuçları da mevcuttur. Evet, anlama nedir ve anlam nasıl ortaya çıkar? Felsefî/dinî, edebî ya da bilimsel kıstaslar ortaya konabilir mi bu konularda? Bir hâkim soyut bir hukuk kuralını somut bir olguya uygularken nasıl bir rasyonel süreç takip etmektedir?

Duyguların, hislerin, aklın, önyargıların ya da belli bir eğitim sürecinde edinilen formasyonun adı geçen kavramların anlaşılmasında olduğu kadar; dinsel, hukuksal, felsefî, sanatsal ve bilimsel olgu, değer ve ifadelerin anlaşılmasında taşıdığı değer nedir?

Bu tür temel sorulara cevap vermek kolay olmadığı gibi, anlamak için de anlamadan evvel anlama çabası gerektirdiği açıktır. Bu çerçevede düşünecek olursak dinsel bir ifade tarih, gelenek ya da otorite dışlanarak ne kadar anlaşılabilir? Metinle kul (okuyucu) arasına başka bir otorite girmeden anlam türetilebilir mi? Anlamak için başa dönmek ne kadar mümkündür?

Anlamın basit bir özne yüklem ilişkisinden doğacak kadar basit olmadığı açıktır. Varlığı anlamak, bilgiyi temellendirmek, ahlâk ve siyasetin imkânını ortaya koymak ve doğayı anlayabilmek tüm bu sorular üzerinde düşünmeyi gerektirir. Bu sadece metodolojik bir sorunu ortaya koymak değil, günümüz dünyasında ve içinde yaşadığımız coğrafyada olan biteni anlamaya kapı aralama çabasıdır.

Nitekim yaşadığımız sosyal ve siyasal sorunların yanlış anlamadan kaynaklandığına dair medyada ve her tür iletişim ortamında sıkça duymaktayız. Buna bağlı olarak doğru anlamın/anlamanın birçok sorunu çözeceğine dair bir tür romantizm yaşanmaktadır.

O halde doğru anlamak nedir? Aracısız, dolayımsız anlamak mümkün müdür?

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et