YSK, RTÜK ve basın özgürlüğü

Haklara ve özgürlüklere yönelik ihlâllere karşı alınan tavırlarda ayrımcılığa ve çifte standarda her zaman karşı olageldim. Basın özgürlüğü belli görüşteki yayın organlarına değil tüm yayın organlarına ait. Basın özgürlüğüne genel olarak saygı göstermek ve tüm hak ihlâllerine itiraz etmek gerçekten demokrat olmanın ön şartı.

Gel gör ki başka birçok konuda olduğu gibi bu konuda da çifte standartlılık çok yaygın ve hemen her kesimde şu veya bu ölçüde karşımıza çıkıyor. Bu çizgidekiler kendilerine ve kendileri gibi olanlara yönelik kısıtlama ve ihlâlleri kınarken fikrî, ideolojik veya siyasî muhaliflerine yapılan benzer muameleleri ya görmezden geliyor ya da bilfiil destekliyor.

Basın özgürlüğü ihlâllerinde ihlâlle siyasî iktidarı ilişkilendirmenin çoğu zaman anlamsız ve yanlış olduğunu söyleyemem. Siyasî iktidar, yargının fiilî işleyişini etkileyemese bile, gerektiğinde ilgili hukukî mevzuatı değiştirerek yargı içindeki ve diğer bürokratik yapılardaki zihniyet problemlerini ortadan kaldırmaya çalışabilir.

Ancak, tek güç odağı siyasî iktidar değil ve basın özgürlüğü ihlâlleri başka güç odaklarından da gelebilir. Nitekim geliyor da. Bunun örneklerini çok sık görüyoruz. İlginç bir şekilde, hükümete yakın olduğu, destek verdiği bilinen basın organları ağır cezalarla karşılaşıyor. Meselâ, YSK ve RTÜK işbirliğiyle ahaber’e bir ay içinde 60’dan fazla yayın durdurma cezası verildi. Cezaların ardı arkası kesileceğe de benzemiyor.

Bu durum bize bazı şeyleri düşündürtüyor ve sordurtuyor. Hani iktidar çok temerküz etmişti ve her şeyi kontrol ediyordu? Yoksa hükümet kendine yakın televizyonları bu cezalarla yok etmek mi istiyor! Diğer taraftan, hak ihlâlleri sadece hükümet kanadından geldiği zaman mı ihlâl sayılıyor ve itirazı hak ediyor? Hükümetin kontrolü dışındaki bürokratik güç odaklarının hak ihlâllerini nasıl görmemiz, nereye koymamız ve onlara karşı nasıl bir tavrı almamız gerekiyor?

Devlet bürokrasisi içinde ayrı bir emir komuta zincirine göre işleyen ve siyasetin kontrolü dışında hedef tayin edip icraat gerçekleştiren bir Otonom Yapılanma var. Onun uzantılarının, unsurlarının olmadığı bir kamu kurumu ise neredeyse yok. Ama bazı yerlerde özellikle yığınak yapılmış. YSK ve RTÜK’ün bunlar arasında olduğu söyleniyor. Basın özgürlüğünü çiğneyen cezalar YSK ve RTÜK’ten çıkıyor. Bu cezalar öylesine çok ve abartılı ki, adeta YSK ve RTÜK’ün söz konusu yayın organlarını yok etmek istediği izlenimini veriyor.

Bu basın özgürlüğü ihlâlleri diğer bazıları gibi karışık, karmaşık, netlikten uzak ve tartışmalı değil. Açıkça ortada. Buna rağmen, başka zamanlarda basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü şampiyonluğu yapan bazı kişiler ve çevreler sus pus. Aynısı örneğin HALK TV’ye, CNN Türk’e yapılsaydı muhtemelen kıyameti kopartırlardı.

Çifte standartlılığı davranış kalıpları hâline getirmiş olanlar bugünden yarına bundan vaz geçeğe benzemiyor. İlkesizliğe ve ayrımcılığa adeta demir atmışlar. Neyse ki toplum her zamanki soğukkanlılığı ve bilgeliğiyle olanı biteni seyrediyor ve notunu alıyor. Zamanı geldiğinde de bu tür şeyleri yapanlara, bu kafadakilere gerekli cevabı ve dersi veriyor.

Yeni Yüzyıl, 01.12.2015

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et