Yarından sonra ne olmalı?

Asıl iş bundan sonra başlıyor. Çok önceleri, ülkemizde demokrasi ve özgürlük alanı genişleyecekse bunun lokomotifinin ancak Muhafazakâr-Müslüman (MM) çevreler olabileceğini çünkü bugün için ülkemizde siyaseten dönüştürücü güce bu kitlenin sahip olduğunu yazmıştım.

MM taban dönüştükçe ve demokratikleştikçe bizi daha güzel günlerin bekleyeceğine inanıyorum. Nitekim son darbe girişiminin çoğunluğu MM çevrelerce sokaklara inilerek durdurulması Türkiye tarihinde eşine az rastlanır bir örnek oldu.

Ve yıllardır sol cenahtan bazılarınca “ne bedel ödediler ki?” diye küçümsenen bu çoğunluk –her fırsatta halkı sokağa çağırırken –ÇIK(A)MADILAR– bugün halkın sokakta ne işi var diyor- ilk kez sokaklara inerek ağır bir bedel ödedi.

Halkın sokağa çağrılmasını eleştirenler ya gerçekten ne olduğunun farkında değiller ya da içten içe darbenin ana hedefi nedeniyle başarısızlığına üzüldükleri hissine kapılıyorum.

***

Bu çağrıyı yanlış bulanlar şunu çok iyi bilmeli ki; eğer o halk sokaklara inmeseydi darbeciler çığ gibi büyüyerek ülkenin bütün kontrolünü ele geçirmiş ve askeri dikta rejimi çoktan kurulmuştu.

Ve bugün demokrasi havarisi kesilen pek çok sahte kahraman ve halk sokağa çağrılır mı diye konuşan çağdaş ve demokrat(?) tipler darbecilerin önünde hazırolda ‘görev’ bekliyor olacaktı.

Olayın vahametini anlamadan birkaç er üzerinden çarpıtma tuzağına düşenlerin vebali de bunların boynundadır. Bu bir basiret tutulmasıdır. O erler keşke ölmese ve linç girişimleri olmasaydı ama unutmayalım ki halk sokağa çıkmasaydı bugün her bir köşede yeni Mamaklar, Diyarbakırlar, Sağmalcılar kurulmuş ve işkence tezgâhları çoktan dönmeye başlamıştı.

Sırf bir adama duyulan öfke hatta nefretin insanı bu denli kör etmesi marazi bir durum. Bunun kısa sürede de bir tedavisi yok.

Ancak, bugünden itibaren Cumhurbaşkanı ve Ak Parti’nin sorumluluğu düne göre iki değil belki beş kat daha arttı. Darbeye karşı olan ama samimi bir şekilde acaba şimdi Türkiye nereye gidecek diye korkan muhaliflerin de endişelerini boşa çıkaracak adımlar atılmalı.

Geçenlerde Cumhurbaşkanı’nın çok güzel ifade ettiği şekliyle “Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri” yapacak süreç hızla hayata geçirilmeli.

***

Ve bugün başlatılan temizlik harekâtı fırsatçılık yapılarak cadı avına çevrilmemeli, hazır ortam uygunken Alevileri de Kürtleri de falancaları ve filancaları da temizleyelim mantığı ile hareket edecekler şer odaklarına izin verilmemelidir.

Erdoğan’ın ve Ak Parti ileri
gelenlerinin buna azami dikkat etmesi gerekiyor.

Çünkü bu yanlışlar dün yapıldı. Paralel temizlik adı altında Emniyet’te ve pek çok kurumda fırsattan istifade bu tür isimler uzaklaştırılırken itirazlar görmezden gelindi ve Paralelciler yerinde kalmaya devam etti. Böyle bir tavır Türkiye’de zaten umutsuz ve karamsar olan çevrelerin ruh halini daha da bozacak ve yeni sorunlara yol açacaktır.

Ve son bir uyarı; ülkemizin her kritik döneminde Türkiye kaybederken kazanan ve önemli mevkileri ele geçiren bir kliğe de dikkat edilmeli. Bu klik 28 Şubat’ta da, Ak Parti’nin ilk yıllarında da Paralel operasyonlarından sonra da büyük fırsatçılıkla çok önemli mevkileri sessizce ele geçirdi ve elde ettikleri bu gücü her dönem kendi küçük grup çıkarları için kullandı. Bugün Erdoğan’ın şikâyet ettiği bürokratik vesayetin ayakta kalan en büyük gücünü de bu klik oluşturuyor. Bu dindarlık sosuyla gizlenmiş milliyetçi görünümlü yapıları fark etmenin sanıldığı kadar kolay olmadığını Paralelcilerle yapılan mücadele hepimize gösterdi.

Ak Parti bu kliğe dikkat etmeli. Bu kliğin yaşanan darbe girişiminden çok da azade olduğunu düşünmek
saflık olur. Muhafazakâr-Müslüman camia bu gerçeği kavrayarak yeni bir dönem başlatmalı. Daha adil, daha özgürlükçü, daha demokrat ve büyük bir Türkiye için.

Karar Gazetesi, 20.07.2016

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et