Türkiye’de Demokrasi Kurulmalı mı Geliştirilmeli mi?

Türkiye’de siyasî muhalefet ile onun sivil toplumdaki müttefikleri ve destekçileri ikide bir Türkiye’de demokrasinin kurulmasının şart olduğunu ve kendilerinin ana ve asıl hedeflerinin bunu gerçekleştirmek olduğunu söylüyor. Meselâ altılı ittifak ortak açıklamalarında erken veya zamanında yapılacak seçimlerde iktidarı devireceklerini ve kendi iktidarlarında ülkede demokrasinin tesis edileceğini öne sürüyor. Muhalefet partilerinin tek başlarına yaptıkları açıklamalarda da Türkiye’de demokrasi eksikliği olduğu görüşünü dile getirmeleri dikkat çekiyor. Muhalif yayın organları da zaman zaman tekil olaylardan veya genel durumdan hareketle ülkede demokrasi olmadığı yolunda yayınlar yapıyor ve yorumlar yayınlıyor.
Bu tavır ve söylem doğru mu? Türkiye’de gerçekten bir demokrasi eksikliği var mı? Demokrasinin muhalefet tarafından kurulması mı gerekiyor? Türkiye’de demokrasinin kurulmasına mı yoksa geliştirilmesine mi ihtiyaç var?
Muhalefetin iktidardan şikayetçi olması olağan ve demokrasilerde hem teoride hem de pratikte kolayca anlaşılabilecek ve açıklanabilecek bir durum. Siyasal partiler iktidarı hedefler ve bu yüzden mevcut iktidarın işbaşından -elbette demokrasinin usul kurallarına uygun olarak- uzaklaştırılmasını ister. Ancak, mevcut iktidarın işbaşından uzaklaştırılması demokrasinin kurulması anlamına mı gelir? Yoksa, dedikleri vuku bulacak olursa, sadece, demokratik sistem içinde iktidar el değiştirmiş mi olacaktır?
Muhalefetin seçim zamanı yaklaştığı için artık dinmeye ve ortadan çekilmeye başlayan erken seçim talepleri aslında yukarıda işaret edilen tavrıyla ve söylemiyle çelişiyor. Muhalefetin erken seçim isteme sebebi, seçimi kazanacağı ve iktidarın yerini kendisinin alacağı umududur. Yani seçimle iktidarın değişmesinin mümkün olduğunu bilmesi ve kanıksanmadır. Aksi takdirde erken -veya zamanında- seçim istemenin bir anlamı olmazdı ve seçimle iktidarın değiştirilemediği bir yerde -rejimde- seçim istemek de muhtemelen imkânsız ve çok tehlikeli olurdu.
Bu durumda Türkiye’de bir demokrasi olduğuna hükmetmemiz gerekir. Zira periyodik, etkili, sonuç verici ve güvenilir seçimler demokrasinin esas usul kurallarının en başında gelir. Elbette seçimlerle demokrasi özdeşleştirilemez, ancak seçimler demokrasinin olmazsa olmazıdır. Seçim olmayan bir yerde demokrasinin diğer şartlarını konuşmanın manası yoktur. Ayrıca her seçim hem bir sonuç hem de bir başlangıçtır. Türkiye bu bakımdan en başarılı demokrasiler arasındadır. Adil ve hür seçim yapma imkanını koruduğu sürece Türkiye’de sistemin karakterinden emin olmamak ve demokrasinin rafa kaldırılması endişesi duymak için bir sebep yoktur.
Türkiye’de muhalefetin iddia ettiği gibi bir demokrasinin kurulması gerekmediğinin en iyi delili anti- demokratik rejimlerden demokrasiye geçişte nelerin yapıldığına ve nasıl yapıldığına bakmakta bulunabilir. Bu bakımdan hem kendi tarihimize hem de başka ülkelere başvurabiliriz. Türkiye’de önce M. Kemal’in sonra İ. İnönü’nün şahsında tecelli eden tek parti diktatörlüğü 1925’ten 1950’ye kadar sürdü. Tek parti diktatörlüğü dönemi düşünüldüğünde Türkiye’de demokrasinin kurulması ihtiyacı açık ve belirgindi. Zira tek parti rejimi vardı, başka partilerin kurulmasına izin verilmemekteydi. Yarışmacı demokratik seçimler yoktu. Seçimle iktidarın değişmesi, yani halkın iktidar üzerinde belirleyici olması söz konusu değildi. Demokrasiye geçiş için önce başka siyasî partilerin kurulmasına izin verildi. Sonra da -özellikle 1946 seçim rezaletinin ardından- zamanın liberallerinin öncülüğünde, yargı gözetiminde bugüne kadar süren ve yargı gözetim ve denetimini esas alan seçim güvenlik sistemi kuruldu. Ve 14 Mayıs 1950’de yapılan ilk demokratik seçimlerle tek parti diktatörlüğü en azından bazı bakımlardan tarihe gömüldü. Benzer şeyler daha yakın zamanlarda Yunanistan, İspanya gibi ülkelerde tekrarlandı. Daha yeni örnekler komünist blokun yıkılmasıyla bağımsızlaşan Doğu Avrupa ülkelerinde vuku buldu.
Bütün bu örnekler demokrasinin kurulmasının ne anlama geldiği ve nasıl gerçekleştiği hakkında yeterince fikir vermekte ve Türkiye’de bu manada kurulacak bir demokrasi ihtiyacı olmadığını kanıtlamakta. Ama demokrasimizin problemsiz olduğu söylenemez. Bu yüzden Türkiye’de demokrasinin sıfırdan kurulmasına değil geliştirilmesine, daha iyi hâle getirilmesine ihtiyaç vardır. Bu geliştirme-iyileştirme, kaçınılmaz olarak, muhalefetin dile getirmediği veya görmezden geldiği, Kemalizmin resmî statüsüyle de bağlantılıdır. Muhalefetin hem doğru hedef seçmek hem de samimî ve inandırıcı olmak için anlayış değiştirmesi ve demokrasiyi kurmak yerine geliştirmeyi-iyileştirmeyi siyasî söyleminde öne çıkarması gerekmektedir.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et