Taha Akyol’a cevap

Taha Akyol bir süre önce yaptığım kendisine yönelik bir eleştiriye cevap gibi görünen bir yazı yayınladı (“Hukuk ve liberalizm”, Hürriyet, 7 Mart). Usulüne uygun olduğu sürece tartışmalara girmekten çekinmem, ama Taha Bey usulün epeyce dışına taşmış. Ben gayet kibar bir dil kullandım ve sadece yazılarında çizdiği tablonun eksik ve tek taraflı olduğuna işaret ettim. Oysa o son AYM kararı hakkındaki yazılarım üzerinden akademik-liberal vasfıma neyin uygun olacağı hakkında hüküm vermeye çalışıyor. Taha Beyden bu işi bana bırakmasını rica ediyorum.

Taha Bey galiba nazik ve yapıcı eleştirilerime öfkelenmiş. Hatırlatayım, yazımda Türkiye’de hukuk bürokrasisinin siyasî güçten etkilendiğini ama bunun yeni değil kronik bir problem olduğunu söyledim. Tek güç merkezinin siyaset olmadığını, hukukçuların da siyasetçiyi manipüle edebileceğini belirttim. Son olarak da hukukçuların kendilerinin bir güç odağı durumuna gelebileceğini ve hukuku çiğneyebileceğini ekledim. Hâlihazırda yargı içinde Cemaatin büyük bir güç olduğuna fakat Taha Beyin yazılarında bu hususa pek değinmediğine dikkat çektim. Kendisi aynı tutumu sürdürmeye devam ediyor ve birçok hukuk eğitimi almış kimse gibi hukuku yücelteyim derken hukukçuyu kutsallaştırıyor, hata yapmaz insan mertebesine taşıyor.

Yargıda Cemaate bağlı bir yapılanma olduğu artık daha geniş çevrelerde kabul ediliyor. Taha Beyin şanssızlığına gazetesinin önceki ve aynı günkü nüshalarında buna dair haberler vardı. Felsefî düzeyde siyaset-hukuk ilişkisi ayrı bir tartışma konusu. Ancak, pratik açıdan sormak isterim:  Yargıda bir Cemaat yapılanması var mı yok mu? Bu yapılanma birçok kumpas davasında görev aldı mı almadı mı? Özel Yetkili Mahkemeler Cemaat tarafından bürokratik kadrolaşma amacına hizmet için kullanıldı mı kullanılmadı mı? Son günlerde çöken casusluk davaları bu yapılanmanın eseri mi değil mi? Cemaat demokratik iktidara karşı siyasî kavgasında hukuku ve hukukçuları kullanmaya çalışıyor mu çalışmıyor mu?

AYM’nin Dündar-Gül kararına gelelim. Taha Bey bahsetmiyor ama tutuklu yargılama hâlinin kaldırılmasını doğru bulduğumu yazdım. Maalesef, AYM, belki de bir iletişim hatası yaparak, ilk derece mahkemesini boşa düşürecek ve Yargıtay’ın temyiz mahkemesi olma sıfatını zedeleyecek şekilde esasa girdiği izlenimini veren kısa bir açıklamayla yetindi. Nitekim karara hem karşı çıkanların hem de savunanların aynı şeyi anlaması ve söylemesi beni doğruluyor. Görüştüğüm AYM çevreleri de bir iletişim hatası olduğunun söylenebileceğini belirtiyor.

     Yargıtay ve Danıştay’ı da kapsayan geniş bir yargısal kadrolaşma peşinde koşan bir Cemaatin AYM’ni dışarda bırakmış olması mümkün mü? AYM’nde hem üyeler hem raportörler arasında Cemaat mensuplarının olduğu eskiden beri Mahkeme çevreleri tarafından da söylenmekteydi. Zühtü Arslan başkanlık görevine geldikten sonra raportör kadrolarında önemli değişikliklere gidildi. Üyeler açısından ise bir şey yapılamazdı. Dolayısıyla AYM’nde Cemaat yapılanması hakkında söylenenler –boyutlarını tam olarak tespit etmek malum sebeplerle zor olmakla birlikte- bir efsane değil gerçeğin ta kendisi. Nitekim Taha Bey de M. Şentop’un açıklamalarına dayanarak raportörler arasında bu yapılanmanın temizlendiğini söylüyor.

Türkiye’deki kavga özünde hukukî değil siyasîdir. Hukukçular da eskiden beridir bu tür kavgalarda hem bizzat taraf olabilmekte hem de araç olarak kullanılabilmektedir. Yassıada yargılamaları, Refah/Fazilet Partisi’ne ve son olarak AK Parti’ye kapatma davası açılması hukukî görünümlü siyasî hamlelerdir. Cemaatin yaptığı da hukuku silah, hukukçuları tetikçi (ve yolsuzluk iddialarını susturucu-kamuflaj) olarak kullanmak suretiyle siyasî güç kavgası vermektir. Ülkede yanlışları ve hataları da olsa seçimle gelen, alenî, hangi kurallara tâbi olduğu bilinen meşru bir güç ile gizli, siyasî otoritenin yetkilerini kullanmayı talep eden, hiçbir kural ve sınır tanımayan gayri meşru bir güç arasında çatışma var. Ben hukukun ve demokrasinin ne olduğunu bilen ve onlara saygı gösteren bir liberal akademisyen olarak, elbette, olması gerektiği gibi, meşruluğu gayri meşruluğa tercih ediyorum.

Yeni Yüzyıl, 08.03.2016

http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/taha-akyola-cevap-1588

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et