Soğanın Fendi Aklı da Mantığı da Yendi!

“Fend” hüner, püf noktası gibi anlamlara geliyor. “Soğanın fendi” deyince, hâliyle,  soğanın hüneri, püf noktası anlaşılıyor. Soğanın hoş ve hemen her yemeğe katılabilen bir mazleme olma, geleneksel tıpta işe yarama -meselâ antibiyotik etkisi yapma- gibi birçok iyi özelliği var elbette, ama -nesne olduğu için-  insana atfedilen anlamda hüner sahibi değil. “Püf noktası” da soğanın değil soğanla ilişkisi bulunan insanların, başka bir deyişle soğanla ilgilenenlerin davranışlarının püf noktası.

Soğan, 24 Haziran seçimleri öncesinde, patatesle birlikte, hızlı fiyat yükselmesiyle gündeme gelmişti. Şimdilerde aynı durum tekrarlanıyor. 24 Haziran öncesinde soğan fiyatları yükselince iktidar kanadı bunu kendisini zor duruma düşürmeyi amaçlayan bir komplo ve/veya stokçuların-spekülatörlerin marifeti olarak yorumlamıştı. Muhalefet ise fiyat yükselmesini iktidarın beceriksizliğine, iş bilmemesine ve fakir halkı önemsememesine yormuştu.

Evet, soğan fiyatları yine yükseliyor. Yukarda sözünü ettiğim kesimler ise pozisyonunu koruyor. İktidar kim oldukları ve niye stokçu olarak etiketlendikleri pek belli olmayan “kötülere” verip veriştirirken muhalefet iktidarı -mutat olduğu üzere- ekonomi yönetimini becerememekle, fakir fukarayı koru(ya)mamakla itham ediyor. Her iki tarafın da meseleye bakışı tarihî tecrübelerin, iktisat ilminin,  akıl ve mantığın bize öğrettiklerine ve söylediklerine ters. “Soğanın fendi aklı ve mantığı yendi” derken kastettiğim bu.

Ekonomide fiyat istikrarı çok önemli. Modern ekonomide fiyat istikrarının hükümetlerin ve merkez bankalarının maliye ve para politikalarına bağlı olduğu kabul ediliyor. Bununla ne iktidar ne de MB tanrısal bir güce ve belirleyiciliğe sahip. Fiyat istikrarına yönelik tedbirler alabilirler ama bu tedbirler istikrarı garanti etmez. Özel durumlarda ise fiyat istikrarı tamamen ortadan kalkmış gibi görünebilir. Soğanda şimdilik karşımıza çıkan manzara bu.

Tekrar tekrar vurguladığım üzere, bir malın fiyatı arzı ile talebinin buluştuğu yerde oluşur. Ne arz ne de talep sabittir. Arz ve talep dalgalanmaları daima vuku bulur. Soğanda talep yerinde kalırken arzın azaldığı anlaşılıyor. Fiyat yükselmesinin ana sebebi bu. Arz azalmasının ise, iddiaların aksine,  stokçulukla pek ilişkisi yok.

İlgili haberler dikkatle izlendiğinde bile soğan arzının talep edilen miktarın çok altında kalmasının nedenleri anlaşılıyor. Üreticiler bu sene üretim miktarının düştüğünü çünkü soğanda küf hastalığının baş gösterdiğini söylüyor. Bazı tahminlere göre üretimde önceki yıla göre gerileme %70 oranına ulaşıyor. Bu müthiş yüksek bir oran. Doğruysa soğan fiyatları kaçınılmaz olarak daha da yükselecektir. Bu yükselmeyi önlemenin tek yolu piyasaya daha fazla soğan girmesini sağlamak. Bu kısa vadede yerli üretimle yapılamaz. Geriye kalan tek yol soğan ithalatın önünü açmak.

Ancak, halk da politikacılar da tuhaf ve çelişkili bir yerde duruyor. İktidar (elbette muhalefet te) bir taraftan üreticinin soğan gibi mahsullerden yüksek gelir etmesini diğer taraftan tüketicilerin aynı malları düşük fiyatla temin etmesini-tüketmesini sağlamak istiyor. Bu nasıl olacak?

Hükümetin stokçulara savaş açarak soğan fiyatlarını düşürmeye çalışması iki açıdan ele alınabilir. İlk olarak bu tür müdahalelerin doğru olup olmadığı araştırılabilir. İkinci olarak bu müdahalelerin işe yarayıp yaramayacağına bakılabilir.

Özgürlük ve piyasa ekonomisi teorisi açısından stokçu denen kişilere müdahale yanlış ve haksız. Fiyatının yükseleceği beklentisiyle mal yığma her sektörde karşımıza çıkabilir. Ekonomik özgürlük bunu yapmayı da kapsar. Bunu yapan aktör aslında büyük risk alıyor demektir. Beklediğini bulamayabilir, hatta tümden iflas edebilir. Piyasa bu tür riskler üzerinde işler. Piyasaya müdahaleler işe yaramaz. Hatta istenenin tam tersi sonuç verir.

Kaldı ki “stokçuluk” denen “suçun” her durumu kapsayacak bir tanımı kolay kolay yapılamaz. Sektörü bilenlerin de anlattığı üzere, üretici soğanı doğrudan perakende satışa sunmadığından (sunamayacağından), tüccarların soğan alması ve bunları depolaması gerekiyor. O zaman, depolamakla stoklamak arasındaki sınır nerede çizilecek? Her soğan tüccarını aynı kalıba sokmak uygun olur mu? Olmazsa ne yapılacak?

Piyasaya müdahalelerin hem özgürlük kaybına sebep olacağını hem de beklenenin terinse sonuçlar yaratacağını anlamak çok kolay. Bunun için yapılması gereken ilk şey ise ezberleri terk etmek…

Yeniyüzyıl, 24 Kasım 2018

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et