PKK Terör Örgütü Değil mi?

‏HDP Eş Başkanı Pervin Buldan “PKK bir terör örgütü değildir, bunu Sayın Bahçeli de bilmeli artık.” demiş. PKK’nın terör örgütü olmadığı yolunda sözler başka HDP’liler tarafından da zaman zaman tekrarlanıyor. Gerçekten öyle mi? PKK terör örgütü değil mi?

Bu sözün anlamını ve şifrelerini çözebilmek için önce terörün tanımı ve unsurları üzerinde durmalıyız. Sonra PKK’nın temel niteliklerini ortaya sermeliyiz.

Terör “siyasî amaçlarla, kesik kesik ama hiç vaz geçmeksizin organize biçimde şiddet kullanmak” olarak tanımlanıyor. Bu tanım terörü adi şiddetten ayırıyor. Terör şiddet ile alâkalı ama şiddetten daha fazlası. Başka şekilde söylenirse her şiddet eylemi terör değil. Bir şiddet eyleminin terör olabilmesi için mutlaka siyasî amaçlara yönelik olması gerekir. Diğer şartlar ise şiddetin planlı ve örgütlü şekilde kullanılması, üniformalı hedefler yanında sivilleri de hedef alması ve savaştaki şiddetten farklı olarak kesik kesik boy göstermesine rağmen sürekli olmasıdır.

Bu tanım açısında bakıldığında, şüphe yok ki, PKK bir terör örgütüdür.

PKK hem kuruluşu hem tarihi hem de bugünü itibariyle bir terör örgütüdür. PKK terör örgütü olarak doğdu ve terörden asla vazgeçmedi. Erdoğan hükümetlerinin ender rastlanan bir cesaretle ve büyük riskler üstlenerek yürüttüğü “Oslo müzakereleri” ve “çözüm süreci” boyunca da terörden uzaklaşmak için değil daha yoğun şiddet kampanyaları yürütmek için hazırlık yaptı. PKK’nın kendisini zaman zaman başka şekillerde sunması, meselâ bir ulusal bağımsızlık hareketi olduğunu iddia etmesi, bu tespiti yanlış kılmaz.

Bunda şaşılacak bir taraf yok.  PKK’nın elebaşı Öcalan ve şimdi çoğu dağlarda yaşayan kurucuları 1960 model sosyalizmin moda olduğu zamanlarda ve ortamlarda yetişti. Türk solundan şiddetin meşru ve gerekli olduğunu öğrendi ve bu anlayışa, varlığını ve eylemlerini etnik bir grupla ilişkilendirerek, kitlesellik kazandırmaya çalıştı.

PKK başlangıç yıllarında ilk hedef olarak diğer sosyalist Kürt hareketlerine yöneldi. Bu, sosyalist Vietkong çetelerinden öğrenilmiş bir taktikti. Amaç Kürt halkı üzerinde hâkimiyet kuran tek örgüt hâline gelmekti. PKK zamanla bunu başardı. 12 Eylül’den sonra sınır dışında Suriye gibi ülkelerden aldığı destekle üslendi. Yaklaşık kırk yıl boyunca yürüttüğü terör kampanyasında binlerce kişiyi öldürdü ve binlerce kişinin ölmesine sebep oldu. Ağır maddî tahribata yol açtı.

PKK Öcalan’ın sık sık değişen fikirlerine bağlı olarak kendisine yeni ideolojik yörüngeler çizmeye çalışıyor. Son zamanlarda yazılı kaynaklarında ekoloji, kadın özgürlüğü, konfederalizme dayalı demokrasi gibi şeylerden söz ediliyor. Ancak, PKK’nın ve destekçilerinin yayınlarına bakılınca değişen bir şeyin olmadığı, Marksist jargonun ve Marksist düşünce zembereğinin PKK’lılar arasında hâkim olduğu görülüyor.

PKK destekçileri PKK terörünü ahlâkî ve felsefî olarak haklı kılmada kullanılabilecek entelektüel araçlar ve tezler yok. PKK çevrelerinin en büyük teorik silahı self-determinasyon ama bu ilkeyi de tam olarak anlamış ve onu geçersiz kılacak veya törpülemeyi gerektirecek ahlâkî, felsefî ve demokratik tezlerle hesaplaşmış değiller. (PKK şiddetinin niçin gayri meşru olduğunu daha önce iki yazı ile açıklamaya çaışmıştım:  http://www.hurfikirler.com/pkk-siddeti-neden-gayri-mesru-1/ , http://www.hurfikirler.com/pkk-siddeti-neden-gayri-mesru-2/ ).

PKK’nın terör örgütü olduğuna dair bir diğer karine, PKK’nın AB, ABD ve BM tarafından terör örgütü olarak kabul edilmesi. Her ne kadar PKK’ya karşı alandaki tutumları çoğu zaman gevşek ve göz yumucu olsa da hem ABD hem de AB PKK’yi terör örgütleri listesinde tutmaya devam ediyor.

PKK terörü açısından dikkat çekici bir durum HDP’nin PKK’ya ve Türkiye siyasî sisteminin HDP’ye karşı tutumu. HDP PKK ile bağları konusunda cesur işaretler veriyor. Şimdiye kadar PKK ile arasında organik bağlar olduğunu ikna edici biçimde reddeden ve PKK terörünü alenen kınayan, dışlayan bir açıklamasını görmedik, duymadık. Büyük infiale yol açan PKK saldırıları, cinayetleri, hatta katliamları olduğu zaman dahi sade suya tirit genel açıklamalarla işi geçiştirmeye çalışıyor. Terör ile açık ve meşru demokratik siyasetin bağdaşmayacağını da anlamıyor veya önemsemiyor.

Bir kere daha söyleyeyim, AB ülkeleri PKK gibi bir terör örgütüyle bu türden bağlar içinde olan bir siyasî partinin demokratik sistemleri içinde bir aktör olmasına müsaade etmezdi. Buna rağmen, ben HDP’nin kapatılması gibi bir yola gitmek yerine demokratik siyaset yolunun açık tutulması gerektiğini düşünüyorum. Bu hem Türkiye’ye terör eylemcilerine ve destekçilerine karşı büyük bir ahlâkî üstünlük kazandırmakta hem de PKK terörünü reddettiğini bildiğim ama PKK baskısı yüzünden ses çıkartamayan Kürt kanaat önderlerinin ve kitlelerinin elini güçlendirmekte.

PKK bir terör örgütüdür. PKK’ya açık veya örtülü olarak verilen her destek teröre, yani insanların alçakça, kalleşçe öldürülmesine, maddî varlıklarının gasp ve/veya tahrip edilmesine verilmiş destektir.

Yeniyüzyıl, 26 Mart 2019

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et