Parlamenter Sistemde Kuvvetler Ayrılığı Olmaz!

Cumhur İttifakı’nın nasıl bir sistem istediği belli. Ama muhalefetin/Millet İttifakı bileşenlerinin hükümet sistemi konusundaki tercihleri aynı derecede net olmaktan uzak. Muhalefet, Cumhurbaşkanlığı sistemine veya onun ıslah edilerek tipik başkanlık sistemine dönüştürülmesine sıcak bakmıyor. Hatta bunu aklına dahi getirmiyor. Buna karşılık zayıf, gevşek, teferruatı bilinmeyen bir parlamenter sisteme atıf yapıyor.

Muhalefetin parlamenter sistem çağrısı ve vaadi iki problemle malul. Birincisi, bu çağrının 16 Nisan öncesine göndermeyle kuvvetlendirilmek istenmesi. İkincisi, parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı varmışçasına talep edilen parlamenter sistemin kuvvetler ayrılığına dayanacağının öne sürülmesi.

Türkiye’de 1961 Anayasası ile kurulan ve 1981 Anayasası ile takviye edilen hükümet sistemi tipik bir parlamenter sistem değildi. Ona verilecek en doğru isim ‘sapkın parlamenter sistem’ olabilir. Darbeciler yaptıklarını anayasalarla ‘cahil halkın’ ‘yanlış’ kişiler seçmesinin ‘totaliter kuruluş felsefesine’ ve ‘cumhuriyetin sahibi’ ‘elitlerin’ iktidar alanına zarar vermemesi için, yürütme gücünü ikiye parçalayıp, önemli bir parçasını kendileri içinden çıkacak bir cumhurbaşkanına tahsis etti. Bu sistem Türkiye’nin sosyolojik değişim ve dönüşümü ilerledikçe zorlandı. Sistemi koruma adına anayasanın ve meşrutiyetin dışına çıkılması sistemin bitmesine yol açan cumhurbaşkanının parlamento değil halk tarafından seçilmesi usulünün gündeme gelmesine yol açtı. 2007’de yapılan ilgili değişiklikten sonra sapkın parlamenter sistemin yaşaması, yaşatılması imkânsızdı.

Muhalefet partilerinin parlamenter sistem ile kuvvetler ayrılığı arasında kurduğu bağ da namevcut. Parlamenter sistem kuvvetler ayrılığı ilkesini tam olarak hayata aktaramaz. Bunun mümkün olması özel durum ve şartlara bağlı. Britanya bile bu problemi tam olarak çözemezken Türkiye’nin parlamenter sistem içinde kuvvetler ayrılığını gerçekleştirebileceği inancı sadece bir gündüz hayalinden ibaret.

Parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı ya çok zayıftır ya da hiç yoktur. Bu yüzden parlamenter sistemde var olduğu iddia edilen kuvvetler ayrılığına zayıf veya yumuşak kuvvetler ayrılığı denir. Ama bu kadarı bile kâğıt üzerinde (anayasada) yazılı olana değil, ülkenin güç haritasına, siyasî aktörlerce yaşatılan teamül ve geleneklere ve siyasal kültüre dayanır.

Parlamenter sistemde parlamento için yapılan doğrudan seçim, yürütme için yapılan dolaylı seçim anlamına da gelir. Hükümet, seçimlerle oluşan parlamentodan çıkar ama parlamentoyla doğrudan ve kuvvetli bağları bulunmayan bir organa dönüşmez. Parlamentonun içine gömülüdür. Dolayısıyla, iki anayasal organı birbirinden ayrı değildir, iç içedir.

Parlamenter sistemde partiler genellikle disiplinlidir. Bir siyasal örgüt olan partilerde dar bir çevre olan ‘merkezî yönetim’ partiyi kontrol ve irade eder. Bunun iyi tarafları da kötü tarafları da vardır. Parti disiplini yasama faaliyetlerini kolaylaştırır ama milletvekillerinin bağımsızlığını ve yasama faaliyetlerinde inisiyatif almasını engeller. Sonunda yürütme organı, yasama organını neredeyse tamamen etkisi altına alır. Hükümetin istemediği bir kanun çıkartılamaz. Bu anlamda yasama yürütmenin güdümüne girer.

Demokratik sistemde meşruiyet bakımından parlamenter sistem veya başkanlık sistemi birbirinden üstün veya aşağı değildir. Her iki sistem de meşru ve demokratiktir; her iki sistemi savunmak ta meşruiyetin ve demokrasinin dışına çıkmaya neden olmaz. Ancak, demokrasinin işlemesini sağlayan siyasî aktörler olan partilerin hangi hükümet sisteminin tercihe şayan olduğu konusunda bilgilerinin yeterli ve kafalarının net olması gerek. Aksi takdirde onlara oy veren seçmenlerin de kafası karışır.

Yeniyüzyıl, 8 Kasım 2018

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et