Kendimiz İçin İyi Olanı Seçme Hakkı

Aslında bu yazının konusu özgürlük, ancak özgürlüğü teorik olarak izah etmek bazen yetersiz kalıyor. Öyleyse özgürlüğün anlamına daha fazla odaklanmak, yaşamın içinde özgürlük durumunu test eden vakaları daha dikkatli izlemek mecburiyetindeyiz.  Liberaller için özgürlüğün koruduğu temel aksiyom: “kendi iyisini seçmek ve yaşamak” hakkıdır. Son günlerde tasarlanan “kredi kartına limit belirleme” adımları özgürlük alanımızı daraltıcı bir sonuç doğuracaktır. Birey için neyin en iyisi olduğuna karar verme hakkı elinden alınacaktır.

Devletimizi yönetenler düşünmüşler, “ yönetilenlerin iyiliğine olan şeyler” bulmaya karar vermişler. Hemen ilk göze çarpan, kredi kartları harcamalarına odaklanmışlar. Bakmışlar ki; erkekler, kadınlar  “çok” harcama yapmışlar. “–Bu borçlanma onlar için iyi değil”  diye söylenmişler. “Bu duruma el koymalı kredi kartı ile harcamalar kısılmalı” sonucuna varmışlar. Maliye’nin ve Ekonomi Bakanlığı’nın değerli, düşünceli uzmanları şöyle bir çözüm üretmiş: “Her bireyin kredi kartı limitini belirleyelim” oh ne güzel. Bitti mi hayır, “bireylerin gelirlerini, borçlarını ve harcama alışkanlıklarına göre gerçekçi bir kredi limiti olsun” ne ala! “Bazı kişiler ‘ayaklarını yorgana göre uzatmaz’ açıkta kalır üşürler” diye de eklemişler. Her şeyi düşünen ‘beni benden çok düşünen’ bir devletimiz var daha ne isteriz. Şaka bir yana kısaca olan şu: Devlet birey için neyin iyi olduğuna karar vermek istiyor. Özgürlük ise özetle: “her bireyin kendi iyisi doğrultusunda yaşama hakkı” olarak ifade edilir. Liberaller, “bireyin, başkalarının ve devletin müdahalesinden masun olmayı” özgürlük olarak tarif ederler. Anlatmaya çalıştığım senaryoda ise bireyin, eylem, seçme ve karar verme hakları ellerinden alınarak bürokratlara teslim ediliyor. Sizi bilmem ama bence korkunç bir şey… Ne kadar para harcayacağıma bir memurun karar vermesi kabul edilir bir şey değil.

Kendi iyiliğine olanlar…

Konuya yakından bakalım. Liberaller açısından konu nettir: Devlet, iktidar, bürokrasi, profesör, öğretmen, iş adamı, bireyin dışındaki herkes hatta demokratik güçler bile birey için neyin iyi olduğunu belirleyemez. Bireyin dışında kalan kişi ve olguların bireyden daha etkili biçimde neyin iyi olduğunu değerlendirecek güçleri yoktur. “İyilik” kavramı kişi kendisi için seçim yaptığında kendi özünde en objektif değere ulaşır. “İyiliğin” ne olduğuna birey dışında kalan diğerleri birey adına karar verirlerse “iyilik”  sübjektif noktada kalır. Burada iyiliğin ne/ neler olacağına ilişkin merkezî ve yegâne belirleyici özne bireyin kendisidir. Aksi durumda, birey başkalarının tercihlerini empoze ettiği bir araç bir nesne durumuna düşürülür. Kant’ın ifadesiyle. “… insan dışındaki varlıklara kişilik denilmez, onlara “şeyler” denir. Buna mukabil insanlara “kişiler” denir, kişi hiçbir zaman “araç” olamaz “o şey değildir.” Bireyin elindeki en önemli hak olan kendi mutluluğunu arama hakkı bu nedenle başkalarına devredilemez. Böylesi bir yetki gaspı açıkça kişiyi köle durumuna düşürür. Birey kendi iyiliği ile ilgili nosyonu oluştururken ailesinden, arkadaşlarından ve diğer kişilerden yararlanabilir. Böyle olması, olması arzu edilen, ideal bir süreç meydana getirir, bu arayışlarda da merkezde yine bireyin tercihleri vardır, böylece kendi amaçlarını kendisinin belirlediğini bilir, sorumluluk alır.

 Modern dönemde devletler sürekli büyüme, dal budak sarma eğilimindeler. Bireyin, yaşamına, inancına, eğitimine, giyimine, ne alacağına, ne satacağına değin bir müdahale alanı açılıyor. Direkt ve dolaylı yollarla bireyin alanı daraltılıyor. Özellikle ekonomik davranışlara devletin müdahil olması moda … Kredi kartı limiti gibi, bireyle finansör kuruluş arasında bir sözleşme ile çözülecek bir mevzunun bürokrasi sınıfının kararlarına bırakılması son derece sakıncalı bir durum olur. Bireyi etkisiz, pasif ve sorumsuz olmaya sevk eder. Bireyi kukla durumuna düşürür. Bırakınız! İnsanlar kendi yaşamlarına kendileri karar versin. Ekonomik problemlerine ilişkin seçenekleri, riskleri kendileri değerlendirsin! Piyasa düzeninde çözümler fazlasıyla var. Birey ile banka/finans kuruluşu açık bir sözleşme yapsınlar. Devlet, sadece sözleşmeye uygun davranmayan tarafı adalet önüne çıkarsın, gerisi bireyi ilgilendirir.

 

maliilkaya@hotmail.com

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et