Hendekler İçin Yürüyüşten Barış Çıkar mı?

PKK, 2005lerde Kürd haklarını konu alan sivil eylemler yapmıştı. Çok kısa süren bu eylemler doğrudan PKK’ye bağlı Bağımsız Gençlik Hareketi öncülüğünde oluyordu ve bu hareket döndü dolaştı şimdi adını çokça duyduğumuz YDG-H ye döndü.

O sivil eylemler yerini daha doğrusu eskiden olduğu gibi Öcalan’a özgürlük, operasyon bölgelerine yürüyüş, seçim mitingleri ya da gerilla cenazelerinin defini gibi yürüyüşlere bıraktı.

En son yapılan Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki çatışmalar ve sokağa çıkma yasakları için HDP-DTK-DBP tarafından yapılan yürüyüş çağrısı ve yürüyüşün kendisi de bu çerçeve içinde kaldı. Kararı alan sözcülerin hendekleri doğrudan savunamamalarına ve “hendeklere-barikatlara neden ihtiyaç duyuldu” sorusuna birbirinden farklı ve tutarsız cevaplar vermelerine rağmen Sur’da “Barışı Savunuyoruz” gibi yine tutarsız başka bir açıklama ile Kürd halkı yürüyüşe çağrıldı. Tutarsızlık barışın savunulmasının o sokaklardaki hendek ve barikatların eleştirilemeyişi ile doğrudan bir illiyet bağı olmasından kaynaklanıyor.

2005’te birkaç eylem ile sınırlı kalan ve sonrasında yerini bu tarz eylemlere bırakan süreç sorgulandığında “heval, Öcalan ve PKK için yapılan eylemler zaten Kürd halkının haklarını kapsar. Biji Serok Apo denildiğinde zaten anadilde eğitim gibi Kürdlerin hakları talep edilmektedir” gibi bir savunuya karşılık “Peki, Kürd haklarını talep etmek neden zaten Öcalan için de özgürlük anlamına gelmesin” gibi başka bir soruya ise verilen en “caydırıcı” cevap “heval, demagoji yaparak Kürd Özgürlük Hareketi’ne istemeden de olsa zarar veriyor” gibi bir açıklama ile aslında “en iyi ihtimal ile” istemeden de olsa Kürd haklarına kendileri zarar vermekteydi.

Şöyle ki: Birinci durumda yani “PKK ve Öcalan için yapılan eylemler zaten Kürd hakları içindir” önermesi süreç içinde göstermektedir ki aslında Kürdler arasında bir tek güç olma sonuca, iktidar alanını diğer Kürd gruplarına kapatma gibi bir amaca hizmet etmiştir. Sonuçları itibari ile Kürd halkının hakları, özlemleri, talepleri aslında bir grubun gücünün pekiştirilmesini sağladı. Kürdlerin en masum/haklı talepleri bu şekilde çoğu zaman şiddeti savunma ile eşdeğer kılındı. Ve Diyarbakır’da bu ritüel sadece tekrar edildi. Yine Kürdlerin motivasyonu, haklılığı haksız bir savaşa feda edildi.

Sur’da kazılan hendekler haksızdı, gereksizdi ve nitekim bunun savunusu, onların da yaptıkları gibi, ancak devletin hataları üzerinden yapılabilecek kadardı. Kendi özü itibari ile savunulabilecek bir tarafı yoktu. Buna rağmen yaptırılan bu yürüyüş de haksızdı sadece yanlışı manipüle etme zemini verebilirdi. Demirtaş’ın ne “yürüyüş anayasal bir haktır” demesi ne de “barış için yürüyoruz” demesi ortadaki yanlışlığı kaldırabiliyor. Valiliğin yasağı kaldırmış olması başka bir açıdan desteklenebilir; ama bunu yürüyüşün haklılığı/doğruluğu temelinden açıklamak tam olarak manipülasyondur. Sonuç olarak bu yürüyüş de başka birçok sefer olduğu gibi Kürdlerin taleplerini gündeme getiren, hükümet açısından caydırıcılığı olabilecek bir nitelik taşımamaktadır. Bunun en büyük sebebini yürüyüşün içeriğinde aramak gerekmektedir.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et