Haydi millet rock konserine!

Bu rockçıya kulak vermeli. Sadece şarkılarına değil, söylediklerine de. Bugün Gazetesi’nden Şebnem Özcan konuşmuş. Karşısında kıvırmayan, popülizm yapmayan bir rock yıldızı; Teoman. Okkalı laflar söylemiş, isabetli tespitler yapmış.

Sanatçı aleminde değil, adamakıllı Türkiye’de yaşadığı besbelli. Darbelerden Kürt meselesine, başörtüsünden CHP’ye sert, samimi ve isyankâr düşünceler… Rock zaten biraz da isyan. Ama Teoman’ın söylediklerinde isyan ve öfke kadar vicdan da var, akıl da. Darbecileri ‘utanmaya’ çağırması beyhude olsa da… Çünkü onlar hâlâ ‘saygın devlet adamı’ muamelesi görüyor.

Örnek mi? Kenan Evren… Silah zoruyla kendini cumhurbaşkanı seçtiren ve asla yaptıklarından da pişman olmayan bu zat önceki yıl Çankaya Köşkü’nde ağırlanmıştı. Herkes ‘geçti gitti, o fasılları fazla kurcalamayalım’ derken Kenan Evren hakkında belki de en net pozisyonu alan kişi Teoman. En hafif eleştirisi şu: ‘Kenan Evren ve şürekası bu ülkeye acayip kötülükler yaptılar… Kötü bir insan olmasının yanında en kötüsü; gücü vardı.’ Haksız mı? Geçmişin ‘kötüleri’yle yüzleşmeden, hesaplaşmadan ‘yeni kötülerin ve kötülüklerin’ yeşermesini önlemek mümkün olmaz. Darbecilerini yargılayamayan, onların yasal ve kurumsal örgüsünü kırıp atamayan toplumlar için ‘darbe’ asla geçmiş olmaz. Ya yeni darbelere maruz kalırlar veya zaten yaşadıkları bir darbe rejimidir.

Teoman, ‘vicdanlarda yargılanmalılar, rezil edilmeliler’ derken çok minimalist. En azından bunun yapılabilmesi için bile bu işin tek başına bir siyasi grubun üstünde kalmaması gerek. Teoman’ın ‘sağ’a çağrısı var: ‘Sadece solcular değil, sağcılara da ihtiyacımız var. Muhsin Yazıcıoğlu’nun bile başına neler geldiğini okudum 12 Eylül’de… 12 Eylül’de neler çektiklerini sağcılar da çıkıp anlatsın… Ülkücüler devlete karşı akıldışı aşırı sadakatlerinden dolayı devleti affedeceğiz derken, Kenan Evren gibi bir adamı da affetmemeliler. Onları da taciz ettiler.’

‘Bu kalp’ nasıl ‘unutur’ 12 Eylül’ü, 27 Mayıs’ı, 12 Mart’ı? Unutmayı nasıl kaldırır bu yürek? Unutunca hesap sormayı, neler olduğunu da anlatıyor Teoman: ‘Kasım kasım kasıldılar, alkışlandılar, Marmaris’e gittiler, resimler yaptılar. Üniversiteli çocuklar da bunları alkışlıyor.’

Kürt meselesi hakkında da söyleyecekleri var Teoman’ın; ‘Savaşarak halledemeyiz Kürt meselesini… Ben, ‘Kürt Açılımı’nı sonuna kadar destekliyorum… Çok yalancı bir devletimiz oldu. Sonradan yalanları ortaya çıktığında da utanmadı devlet. “Kürt yoktur” diyen adam hâlâ konuşabiliyor çıkıp. Sen ‘Kürt yoktur’ dedin, Kürt vardı, var olduğunu da biliyordun, biz de biliyorduk. “JİTEM yoktur” dedin, var! Bordrolarını gördük. İnsan biraz adam olur ya, delikanlı olur; “Tamam öyle oldu, biz yaptık, yanlış yaptık.” der. Onlar söylemezlerse biz söyleteceğiz. “Biz” derken, Türk halkı olarak yapacağız inşallah’.

Buyrun işte! Artık yalana tahammül yok, savaşa destek, zulme onay yok.

Başörtüsü peki? Teoman’ın pozisyonu da, aklı da net; ‘Onun başını örteyim, onun başını açayım, kim oluyoruz da başkasına karışıyoruz? Türbanlı kız üniversiteye girerse ne olacak? Hiçbir şey. Fakat giremediği zaman büyük şeyler olacak; o kız mağdur hissedecek kendini, ailesi devleti karşısında kötü hissedecek, yetiştirdiği çocuk annesine bunlar yapıldı diye kendini kötü hissedecek’. Geçen hafta bir yandan darbelere isyan eden bir rockçı, öte yandan da ‘gerektiğinde darbe kaçınılmaz’ diyen tarihçi bir profesör gördük… Gençleri üniversite amfileri yerine rock konserlerine mi göndersek ne! Darbeye ve dabecilere alkış tutacaklarına bırakın; We don’t need no education, We don’t need no thought control’ deyip, ‘Hey teachers, leave those kids alone’ çığlıkları atsınlar, ‘Duvar’da bir tuğla olmayı reddetsinler, daha iyi.

Zaman, 16.02.2010
 

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et