Haklı endişeler

Üç dönem kuralının kalmasına kesin karar verildiğinden beri artık Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığına kesin gözüyle bakılıyor. Bu durumda tartışmaların odak noktasının başbakanlık konusuna kayması da doğal. Nitekim siyasi yorumcular, şu anda Afyon’da yapılmakta olan istişare toplantısının asıl tartışma konusunun da Erdoğan’ın Köşk’e çıkışından sonra ortaya çıkacak siyasi tablo olacağını belirtiyorlar.

Abdullah Gül’ün düşük profilli bir başbakanlığa razı olmayacağının net bir biçimde ortaya çıkmasından sonra, iktidar çevrelerinde dile getirilen en yaygın senaryo, başbakanlığın 10 ay için 3 dönem kuralına takılan güçlü isimlerden biri tarafından yürütülmesi, 2015 seçimlerinden Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunlukla çıkarak ya da seçimlerden sonra Kürt siyasi hareketiyle ittifak yaparak başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçişin sağlanması, böylece Erdoğan’ın tek lider olarak başkanlık koltuğuna oturması ve 2023 hedeflerine doğru yürümesi…

Bu plan ne kadar çalışır, şu anda değerlendirmek kolay değil. Ama o kadar uzağa gitmeden, sözü edilen on aylık dönemde yaşanması muhtemel sıkıntıları öngörebilmek mümkün.

Bu açıdan bakıldığında Ali Bayramoğlu’nun, Nurettin Canikli’nin sözlerinden hareketle yazdığı ve cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası dönemle ilgili olarak endişelerini dile getirdiği yazı önemliydi.

Hemen söyleyeyim, Bayramoğlu’nun endişelerine ben de katılıyorum.
 
İcranın başı kim olacak?
 
Canikli’nin sözlerini hatırlayalım: “Fiili olarak icraatın başı bundan sonra başbakanlar olmayacak, cumhurbaşkanları olacak…”

Eğer bu görüş sadece Canikli tarafından ifade edilmiş olsaydı bu kadar endişelenmezdim. Ama benzer sözlerin son zamanlarda başka AK Partililer tarafından da sık sık dile getiriliyor oluşu, işin ciddiyetini artırıyor.

Çünkü bu satırlar, açıkça anayasal sınırların zorlanacağı, yorumlarla esnetilmeye çalışılacağı, emrivakiler yoluyla delinmeye kalkışılacağı anlamını taşıyor.

Beğensek de beğenmesek de değiştirememiş olsak da bizim bir anayasamız var ve bu anayasaya göre icra açısından yetkili olan ve yetkilerinden dolayı sorumluluk taşıyan Başbakan’dır. Cumhurbaşkanı karar ve tasarruflarından dolayı siyasi sorumluk taşımaz ve yetkileri arasında hiçbir şekilde icrai yön ve unsur bulunmaz. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek olması elbette bir fark yaratacaktır. Ben bu farkın işleyişte şöyle ortaya çıkacağını düşünüyorum: Erdoğan halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı olduğu için,kendisinden önceki cumhurbaşkanlarının kullanmamayı teamül haline getirdikleri bütün anayasal yetkileri son sınırına kadar kullanabilecek bir meşruiyete sahip olacaktır.

Ama bu sınırları aşarak Canikli’nin ifade ettiği gibi fiili olarak icraatın başı olarak davranması halinde, hiç şüpheniz olmasın ki önümüzdeki dönem Türkiye açısından son derece gergin ve devlet krizlerine gebe bir dönem haline gelir.
 
Farklı bir yorum
 
Bu arada AK Parti’ye yakın çevrelerde bu endişeleri yersiz bulan ve cumhurbaşkanı seçimleri sonrası dönemle ile ilgili olarak farklı değerlendirmeler yapan analistlerin var olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

Örneğin Ali Bayramoğlu, Kanal 24’teki Yeni Türkiye programında bu konudaki endişelerini bir kez daha ortaya koyduğunda, program partnerleri olan Mustafa Karaalioğlu ve İbrahim Kiras şu değerlendirmeleri yaptılar:

Erdoğan’ın 30 yıllık siyasi geçmişi bize kendisinin tam bir legalist olduğunu, bu şartlarda da yasal ve anayasal sınırlar içinde kalacağını gösteriyor. Dolayısıyla böyle bir endişeye gerek yok. Eğer Erdoğan icra üzerinde etkili olacaksa, bunu lideri olduğu parti üzerindeki manevi otoritesi sayesinde; yani o zaman partinin başında olan ya da başbakan olan kişiler üzerindeki etkisine dayanarak, onlarla müzakere ederek yapacaktır; anayasayı ihlal edip doğrudan yürütmenin başına geçerek değil…

Aslında böyle bir tablonun da AK Parti’de siyasi bir zaaf yaratacağını ve hükümetle cumhurbaşkanı arasında çeşitli gerginliklere yol açacağını öngörebiliriz ama en azından anayasal bir kriz doğmayacağını düşünüp biraz olsun ferahlayabiliriz.

Dileyelim ki biz yanılmış olalım, onların tahlili doğru olsun ve Türkiye bunaltıcı bir dönem daha yaşamasın.

Bu yazı Bugün Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et