Danışman

Ahmet Davutoğlu öyle bir veda etti ki, arkasından söz söylemek cesaret ister. Ama yine de bir şeyler söylemek lazım.

Sanırım Davutoğlu parti tabanında çok başarılı görülmese de, bazı özlemleri, talepleri temsil ediyor olmalıydı.

Bana gelince teorik olarak Ahmet Davutoğlu’nun başarılı olacağını hiç düşünmedim. Başarılı olursa bu bir istisna olurdu. Çünkü Davutoğlu iyi bir akademisyendi. Teoriyi biliyordu.

Doğrusu teoriyle pratik arasında makas her zaman açık olur, ama Davutoğlu’nda bu makas çok ama çok açıktı. Ayakları yere basmıyordu. Medeniyet tarihimizi biliyordu ama yönetim tarihimizin gerçekliklerinden uzaktı.

İşin kötüsü dış politika, teoriden çok pratiklerin beslediği bir alandı.

Tarih boyunca dış politikada stratejik derinlik var mıydı bilemiyorum ama aynı ırktan, aynı dinden, aynı medeniyetten olanların pek de müttefik olmadıklarını biliyorum. Yönetim işleri, “selam olsun” demekle selamete ermez.

Davutoğlu, teorinin büyüsüne kapılmış iyi bir akademisyendi ve yönetim konusunda yapabileceği en iyi iş danışmanlıktı. Bir danışman olarak teorik bilgisiyle yöneticilere katkı yapabilirdi. Ayakları yere basmayan fikirleri ise göz ardı edilirdi.

Ahmet Hocayı danışmanlıktan icranın başına geçirmek, Dışişleri Bakanı yapmak, hataydı. Sonra daha büyük hata yapıldı Genel Başkan ve Başbakan oldu.

Ahmet Davutoğlu’nun en zayıf noktası ise zekâsıydı. Hoca zeki bir insandı ve sanırım zekâsına çok güveniyordu. Buna bağlı olarak özgüveni de yüksek olmalıydı. Sanırım Türk tarihine, İslam medeniyetine yön verebilecek kadar kendisine güveniyordu.

Herhalde Davutoğlu, konular üzerinde kalem oynatmakla coğrafya üzerinde at oynatmayı karıştırdı. Keşke güzel işler yapmak, güzel sözler söylemek kadar kolay olsaydı.

Ahmet Hoca bir teorisyendi ve teorik olarak da hep haklıydı. Kendisi Başbakandı ve Ak Parti Genel Başkanı olmuştu. Anayasaya göre yetkileri vardı ve bunları kullanmak en doğal hakkıydı. Hatta Cumhurbaşkanı olunca Tayyip Erdoğan’ın yasal olarak Ak Parti’yle ilişkisi kesilmişti.

Ama bunlar teorik doğrulardı, bir de pratik gerçeklikler vardı. Ahmet Hoca dış ve iç politikada pratik gerçeklikleri geç de olsa öğrendi; hem de çok yüksek maliyetle.

Davutoğlu akıllıca geri çekildi.  Efendiliğini korursa gönüllerde yaşayacaktır. Şimdi meydan Tayyip Erdoğan’a kaldı.  İşi kolay değil. Pür teori pek işe yaramadı bakalım tecrübe ne kadar işe yarayacak.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et