Bidon kafalılar boş vaatlere inanmıyor

Bu seçimin öne çıkan bir özelliği,  muhalefet partilerinin boş vaatlerde bulunmada sınır tanımamaları idi. İktidar ümidi olmayan partiler, oylarını bir miktar arttırmak ümidiyle akıllarına gelen her şeyi vaat ediyorlardı. Ama iktidara geleceğini iddia eden partilerin vaatleri de bunlardan farklı değildi. Ülkemizin siyasetçileri, her nedense, boş vaatlerin oy getireceği düşüncesindeler. Onlara göre halkın % 65’i ahmaktır, boş vaatlere inanır, din istismarcılarına inanır, oyunu bir günlük erzak torbasına satar.

Boşa Giden Boş Vaatler

Halkın boş vaatlere kandığına inananlar bu seçimde bu şanlarını sonuna kadar kullandılar. Ciddi ciddi iktidara talip olan bir parti, halkın önemli bir kısmını, hiç bir iş yapmadan maaşa bağlayacağını, çiftçinin elektrik borçlarını sileceğini, mazotu 1,5 TL’den vereceğini söyleyerek oy toplamaya çalıştı. Halkın böyle bir öneriye gözü kapalı inanacağını düşünenler, halka kaynağı nereden bulacağını açıklamaya bile gerek görmüyorlardı. Zannediyorlardı ki, bu halk hiç bir iş yapmadan maaşa bağlanma teklifine gözü kapalı evet diyecek.  Türk halkı bu teklifleri ahlaksız teklif olarak değerlendirdi ve bunlara asla itibar etmedi.

Kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan bir parti de, belli ki, Türk milletinin sağ duyusunu fazla önemsemiyordu. Yukarıdakine benzer bir teklif de bu partiden geldi. Onlar da halka karşılıksız hilal kart teklifinde bulundular. Güya, ihtiyacı olan devlete başvuracak, devlet ona bir hilal kart verecek, bu kartla her ihtiyacını karşılayacak. Kart için bankaya para yatırmaya ihtiyaç yok, birileri senin adına oraya para yatıracak, sen de çalışmadan, kendini sıkıntıya sokmadan devletten geçinip gideceksin. Bu teklife gerçekten işe ve aşa ihtiyacı olan vatandaşlar itibar etmediler.

Bir diğeri de yüksek öğrenim sorununu kökünden çözüyordu. Eğer halk onlara oyunu verirse, artık çocuklarımızın üniversite giriş imtihanlarına girmesine gerek kalmıyordu. Anlaşıldığı kadarıyla çocuklarımız istediği üniversitenin, istediği fakültesini gönlünce kaydını yaptırabilecekti. Üniversite de bedava okuyacak, ayrıca ufak bir harç bile yatırmayacaktı. Çocuklarının avantadan üniversite diploması almasını hedef edindiği zannedilen halkımız, bu öneriyi de ciddiye almadı, bu partiyi de sandığın dibine gömdü.

Belki de, boş vaatlerin oy getireceği inancının sebebi, boş vaatlerde bulunan partilerin bazen başarılı olmaları idi. Mesela 1991 seçimlerinde vatandaşa aklına gelen her şeyi vaat eden, başkası tütüne ne veriyorsa 5 lira fazlasını veriyorum diyen Süleyman Demirel’in başarı kazanması bunlara örnek olabilir. Aslında ise, o seçimde Süleyman Demirel’in başarı kazanmasının sebebi, halkın Süleyman Demirel’in boş vaatlerine, ya da 1995 seçiminde Tansu Çiller’in iki anahtar vaadine inanması değil, ANAP’ın, Mesut Yılmaz’ın bitmesi idi. ANAP iktidarı bitmişti, karşıdaki partiler hiç bir şey yapmasa da seçimi kazanacaklardı.

Boş vaatlerle halktan oy alamayanlar,  halkı oyunu satmakla suçlamaktan da vazgeçmiyor. Hala milliyetçilik iddiasından vazgeçmeyen bir gazete, AKP’nin 21 milyon oyu satın alarak seçimi kazandığını iddia ediyor. Gazete,   Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün yaptığı bütün harcamaları oy satın alma olarak gösteriyor. Bu iddiayı ciddiye alırsak, siyasal iktidarın yaptığı bütün yatırımlar ve harcamalar da oy satın almak içindir. Ki doğrudur, demokrasinin de özü budur… Gazetenin iddiasına göre bu genel müdürlük yaptığı 1.900.472.328 TL’lik yardımı 21.026.710 vatandaşa dağıtmış. Gazete bu iddiada bulunurken, basit bir hesap yapmayı, bu dağıtılan paradan bir seçmenin payına kaç lira düştüğünün hesabını yapmayı da ihmal ediyor. Biz bu hesabı yaparsak, seçim rüşveti olarak dağıtıldığı iddia edilen paradan kişi başına 90 TL düşüyor. Yani milliyetçi olduğunu iddia eden bu gazete Türk milletinin her bir ferdinin oyunu 90 TL’ye sattığını iddia ediyor. Bu halk bu iddiaları çok dinledi. Eskiden bu iddiaları Türk halkını küçümseyenler dillendiriyordu, şimdi onlara kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayanlar da katıldılar.

Göbeğini Kaşıyan Adam Bu Seçimde Hangi Partiye Oy Verdi?

Senem Altan, 2009 yılında Bekir Coşkun ile yaptığı söyleşide soruyor:

“Kim bu yazılarınızda sık sık bahsettiğiniz göbeğini kaşıyan adam? Sadece AKP seçmeni mi?”

Bekir Coşkun bu soruya verdiği cevapta ünlü “Göbeğini kaşıyan adamı”nı  şöyle tanımlıyor:

“Tepkisi olmayan, sessiz, pısırık, beleşçi, avantacı, yağmacı, hırsızları hoş gören, çalsın ama iş yapsın diyen, kendisi de çalmaya bakan, şehirlere gelen, orman arazisine gecekondu yapan, kaçak elektrik kullanan, kaçak su kullanan, para kazansa bile vergi hayatında vermeyen, seçim geldi mi iki çuval kömüre, bir torba nohuta oyunu satan, asla başını kaşımayan ve gazete-kitap okumayan birileri bunlar.  … Üç şeyi ezberleyen; hamdolsun, şükürler olsun, Allah razı olsun. Hayatını bununla yürüten tiptir bu. /Her kesimde olabilir bundan. Sağı-solu yok.   / Bunun eğitimlisi de vardır eğitimsizi de, sağcısı da vardır solcusu da, zengini de vardır fakiri de.  / … Halkın bir bölümünü tenzih ediyorum ama çoğunluk göbeğini kaşıyan adamdır.” (Senem Altan, Bekir Coşkun’la röportaj, Vatan, 22.02.2009)

 Bekir Coşkun’un göbeğini kaşıyan adam tarifi çelişkilerle dolu… Bir seri olumsuz özelliklere, bir insan için erdem olabilecek “hamdolsun, şükürler olsun, Allah razı olsun” gibi özellikleri de “göbeğini kaşıyan adam”a eklemiş. Yine de Bekir Coşkun tarafsız davranmış, Müjdat gezen gibi “göbeğini kaşıyan adamların” tümünü AKP’ye mal etmiyor.

Mesela, “iki çuval kömür, bir torba nohut”un hesabını yapmak zorunda olanlar oylarını AKP’ye vermiş olabilirler. Günlük ekmek kaygısı olmayanlar, boş vaktini geçirmek için gazete-kitap okuyan, arada bir de başını kaşıyanlar, sabahleyin ekmek kavgası için değil köpeğini gezdirmek için sokağa çıkanlar oyların muhtemelen Bekir Coşkun’un partisine vermişlerdir. Mesela, “şehirlere gelen, orman arazisine gecekondu yapanlar” AKP’ye oy verebilirler. Ama bunlar AKP iktidarının bir ürünü değil, Türkiye’deki sosyal değişimin gerisinden giden AKP öncesi siyasi iktidarların, toplumsal gelişmenin gerisinde kalan devlet örgütlenmesinin sonucudur.

Aslında Bekir Coşkun’un tari ettiği tiplerden pek çoğu oyunu Bekir Coşkun’un savunduğu partilere verebilirler. Mesela “hamdolsun, şükürler olsun, Allah razı olsun” diyenler oylarını AKP’ye oy vermiş olabilirler; ama “beleşçiler” CHP’yi tercih edeceklerdir, çünkü CHP her şeyi devletin yapmasını, her şeyin bedava olmasını istiyor. Mesela  “avantacılar” da oylarını CHP, MHP veya DSP’den birine vermiş olabilirler.  Bu partiler bunlara açıktan maaş bağlamayı, karşılıksız hilal-kart vermeyi, çocuklarını istediği üniversiteye kaydettirmeyi teklif etti. “Kaçak elektrik kullananlar” veya elektrik su borcunu ödemeyi düşünmeyenler de oylarını kesin CHP’ye vermişlerdir. Çünkü CHP bir kısım seçmene elektrik borçlarını sileceğini açıkça ilan etti. 

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et