Başkanlık Sistemi: Doğrular ve Yanlışlar

  1. Türkiye’de konu, “parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş” ekseninde tartışılmaktadır. Bu doğru değildir. Mevcut yapı parlamenter sistem değildir. Türkiye gerçek anlamda parlamenter sistemle hiç yönetilmemiştir. 1924 Anayasası Parlamenter sisteme en yakın bir model öngörmesine rağmen, Atatürk, Cumhurbaşkanı olarak Amerikan Başkanından ve İngiltere Başbakanından daha fazla yetki kullanmıştır. Daha sonra Anayasal düzeyde parlamenter sistemden uzaklaşma devam etti. Bugünkü Anayasal ve fiilî durum, parlamenter sistemdense başkanlık sistemine daha yakın durmaktadır. Türkiye yasal düzeyde ve fiilî olarak parlamenter sistemden kopmuştur. Geriye dönüşü anlamlı değildir.  Sürecin tamamlanması gerekir.
  2. Başkanlık sistemi denince, akla Amerikan yönetim sistemi gelmektedir. Türkiye’de Amerikan sisteminin “bilindiği” doğru olsa da, Amerikan yönetim sisteminin “anlaşıldığı” konusu şüphelidir. Amerika’yı keşfetmeye gerek olmayabilir ama Amerikan yönetim sistemini keşfetmeye ihtiyaç vardır.
  3. Tüm sorunların kaynağını ve çözümünü anayasalarda aramak doğru değildir. Amerikan yönetim sisteminin başarısını, Amerikan Anayasasına bağlamak doğru değildir. Anayasada olmamasına rağmen İkinci Dünya Savaşına kadar hiçbir başkan iki dönemden fazla başkanlık yapmamıştır. Bunun tek istisnası Roosevelt’tir. 1933-45 yılları arasında başkanlık yapmıştır. İki dönem kuralı daha sonra yasalaştırılmıştır. Özellikle temel haklar konusunda Anayasa zamanla iyileştirilmiştir. Türk Anayasaları sorunlu olsa da, sorunların kaynağı daha derinlerdedir.
  4. Başkanlık sisteminde kuvvet ayrılığı daha belirgin olarak ortaya çıksa da, başkanlık sisteminin ayırt edici özelliği kuvvetler ayrılığı değildir. Başkanlık sisteminin başarısı, sert kuvvetler ayrılığından kaynaklanmamaktadır. Tam tersine, kuvvetlerin tam olarak ayrılması, yararlarına rağmen, bazı sorunlara yol açmaktadır. Sert kuvvetler ayrılığının yol açtığı sorunların halkı fazla etkilememesinin temel nedeni, temel kamusal faaliyetlerin yerel idareler tarafından yürütülmesidir. Merkezî idarede ortaya çıkan krizler halkı çok fazla etkilememektedir.
  5. Amerika’da Başkanlık sistemi, kuvvetler ayrılığı üzerinden değil, Türkiye’ye uyarlayarak söylemek gerekirse merkezî yönetim – yerel yönetimler ekseninde tartışılmıştır. Sistem inşa edilirken, hangi yetkilerin yerelde, hangi yetkilerin merkezde olması gerektiği konusu daha fazla gündem işgal etmiştir.
  6. Amerika’da iktidar önce merkez-yerel ekseninde bölünmüş, sonra yasama-yürütme-yargı şeklinde ayrışmıştır.
  7. Başkanlık sistemi, Türkiye’nin ihtiyaçları ve hedefleri doğrultusunda tartışılmalıdır. Türkiye’nin siyasal istikrara ihtiyacı vardır. Parlamenter sistem, hükümetin kurulmasını ve hükümet süresini garanti edememektedir. Seçim yapılmasına rağmen, hükümet kurulmayabilir, milletvekillerinden herhangi birisi başbakan atanabilir, hükümetin ne kadar süreceği belirsizdir.  Başkanlık sisteminde halk, seçim sürecinde başkan adaylarını bilir ve seçim akşamı kimin başkan olduğu belirlenir ve görev süresi kesindir.
  8. Parlamenter sistemde halk sadece yasamayı doğrudan belirlerken, başkanlık sisteminde yürütmeyi de doğrudan belirler. Başkanlık sisteminde halk egemenliği yürütmeye doğrudan yansır. Halk yönetimde daha etkindir.
  9. Hükümetin kurul halinde çalışması ve kararların oy birliği ile alınması, özellikle koalisyon dönemlerinde, parlamenter sistemde yönetsel sorunlara yol açmaktadır. Hükümet işlerinin yürütülmesinde oy birliği ve oyların eşitliği anlamsızdır.
  10. Parlamenter sistemde yasama organı gensorularla, güvensizlik oylarıyla yürütmeyi sürekli tehdit altında tutmaktadır.  Bakanlar ve hükümet her an düşürülebilir.
  11. Türkiye’de başkanlık sistemi merkezî idareyi daha da güçlü kılacaktır. Bu, özellikle dış politika açısından istenen bir durumdur. Türkiye, uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmayı hedefliyorsa,  güçlü ve istikrarlı bir yürütmeye ihtiyacı olacaktır.  Görev süresi belli olmayan, her an düşürülme endişesi taşıyan hükümetler yerine, görev süresi belli olan, düşürülme endişesi taşımayan başkanlar, dış politikada daha etkili olacaktır. Fakat merkezî idarenin aşırı güçlenmesi iç politikada istenen bir durum değildir. Dengenin sağlanması için başkanlık sistemiyle birlikte yerel yönetimler de güçlendirilmelidir.
  12. Başkanlık sistemi partileri zayıflatacaktır. Türkiye’de partiler, idarenin işleyişine müdahale ederek bazı sorunlara yol açsalar da, bürokrasinin boyunduruk altında tutulmasında önemli işlev görmektedirler. Başkanlık sisteminde siyaset-bürokrasi dengesi bozulabilir. Bu dengeyi sağlamak için valilik sistemi kaldırılmalıdır. Parlamenter sistemin başarılı olduğu İngiltere’de ve başkanlık sisteminin de başarılı olduğu Amerika’da valilik müessesesi yoktur.
  13. Türkiye, sadece yönetim sistemini değil yönetim zihniyetini de değiştirmelidir. Parlamenter sistemin de başkanlık sisteminin de en iyi uygulandığı iki ülkenin, İngiltere ve Amerika’nın Anglo-Sakson dünyasına ait olması tesadüf değildir.
  14. “Güney Amerika ülkelerinde başkanlık sistemi başarılı olmadı” görüşü doğru olsa da gerçeği yansıtmamaktadır. Bu ülkelerde muhtemelen parlamenter sistem de başarılı olmayacaktı.
  15. Sonuç olarak, Türkiye’nin sistem arayışı doğru bir adımdır, fakat sorunun kaynağı daha derindedir. Türkiye yönetim sistemini değiştirmek, yönetim felsefesini ve yönetim zihniyetini dönüştürmek zorundadır.  Keşke zihniyeti dönüştürmek, sistemi değiştirmek kadar kolay olsaydı.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et