Bahçeli ve Hükümet Sistemi Meselesi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ideolojik ortaklığımın az olduğunu zannediyorum. Kendisi bir Türk milliyetçisi, ben ise kendimi milliyetçi olmaktan ziyade vatanperver olarak adlandırmaya meyilliyim. Kürt meselesine bakışta da aramızda önemli farklar olduğu açık. Ancak, fikri zikri ne olursa olsun Bahçeli ilginç ve önemli bir lider. Kritik zamanlarda çoğu zaman bana göre doğru yerde duruyor ve sistemdeki kilitlenmelerin önüne soğukkanlı ve mantıklı şekilde geçiyor. En azından 367 rezaletinden beridir birçok davranışı ve kararı bu çizgide. 15 Temmuz’daki duruşu ise destansı bir demokratlık örneği. Bahçeli 15 Temmuz alçak darbe teşebbüsünün püskürtülmesinde şerefli, unutulmayacak bir paya sahip.

Devlet Bahçeli son olarak Türkiye’nin başına büyük problemler açma potansiyeline sahip hükümet sistemi meselesinde mühim bir adım attı. Bazıları onun ne dediğini ve ne yapmak istediğini tam olarak anlayamadı veya anlamak istemedi, ama bu Bahçeli’nin yaptığının doğruluğunu ve önemini azaltmıyor.

Kemalist vesayet mekanizmalarının AK Parti’nin 2007’de Parlamento’daki çoğunluğuna dayanarak Cumhurbaşkanı seçmesini engellemesi Türkiye’nin yeni bir yola girmesine yol açtı. AK Parti cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesini sağlayan bir düzenlemeyi Meclis’ten geçirdi. Halk referandumda bu düzenlemeye onay verdi.

Bu durumda Türkiye’nin bir hükümet sistemi problemi var. Şu anda bunun varlığının veya ne kadar mühim olduğunun farkına varılmıyorsa, sebebi, halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı ile parlamentodan çıkan başbakanın aynı partiden olması ve iyi anlaşması. Ancak, bu tek ihtimal değil. Yürütmenin iki başı ayrı partilerden olabileceği gibi aynı partiden olmakla beraber birbirleriyle anlaşamıyor da olabilirler. Bu durumda gelecekte ülke krizden krize sürüklenebilir.

Bu kriz potansiyelinden kurtulmak için yürütme tablosunun değiştirilmesi, hükümet sisteminin netleştirilmesi lâzım. Bahçeli’nin istediği de bu. Bahçeli aslında parlamenter sistemin tercih ve takviye edilmesi gerektiğini düşündüğünü açıkça söylüyor. Ancak, mevcut belirsizliğin tercih etmediği başkanlık sisteminden daha büyük zararlara yol açabileceğinin farkında. Bu yüzden belirsizlik giderilsin istiyor. Bunun için geliştirdiği formül de gayet mantıklı ve demokratik. AK Parti hükümet sistemi önerisini Meclis’e getirsin. Meclis ret veya halka götürme kararı versin. Halk bu düğümü çözsün.

Esasen Meclis’ten başkanlık sistemini 367 ile geçirmek mümkün olsa dahi halka gidilmesi uygun olur. Sanırım Bahçeli de böyle düşündüğü için referanduma gitme sayısı 330’un aşılmasına destek sağlayarak halkın karar vermesinin yolunu açacak. Bu, potansiyel bir başkanlık sisteminin meşruiyetini kuvvetlendirir. Halkta başkanlık sisteminin karşılığı varsa sistemi engellemeye çalışmak beyhude ve yanlış. Yoksa da zaten mesele kapanacaktır.

Hükümet sistemi değişikliği bir rejim meselesi değil. Parlamenter sistemden başkanlığa geçilince ülke otomatikman demokrasiden çıkmaz. Her hükümet sisteminin kendine göre avantaj ve dezavantajları var. Bu yüzden her meselede olduğu gibi bunda da takıntılı davranmak yerine demokrasinin usul kurallarını işletmek doğru olur. Nasıl olsa halk sonunda düğümü çözecektir. CHP’nin meseleye bu açıdan yaklaşmasında ve başkanlığa muhtemel geçişi cumhuriyetin yıkılışı olarak görmemesinde hem kendi sağlığı hem ülkenin selameti açısından fayda var.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et