AK Parti’yi muhatap almazsanız ne olur?

KCK Yürütme Konseyi “tarihi bir deklarasyon” yayınlayarak AK Parti hükümetinin işlevini yitirdiğini ve artık muhatap olmaktan çıktığını buyurmuş. Fırat Haber Ajansı’na yaptıkları açıklamada şöyle diyorlar: “AKP gibi hegemonya peşinde koşan bir hükümetin bu sorunu çözemeyeceği anlaşılmıştır. Bu açıdan da hükümet Önder Apo’nun başlattığı ve hareketimizin de başarıya ulaşması için büyük çaba harcadığı demokratikleşme hamlesinin muhatabı olmaktan çıkmıştır.”

Bu deklarasyonun neresinin tarihi olduğunu anlayamadım. Zira benzer lafları gün aşırı söylüyorlar. Şimdi bir kez daha, ortalık epey karışıkken, Nevruz geliyorken ve sandık da iyice yaklaşmışken tekrarlamalarının pek bir haber değeri yok.

Ama yine de çok sık tekrarlanan şu muhatap almama tehdidi üzerinde biraz duralım.
 
Yine solculukları depreşti
 
 “Tarihi deklarasyon” bu sorunun AK Parti’yle çözülemeyeceğinin anlaşıldığını belirttikten sonra CHP-Cemaat ittifakına da “çakıp” sözde yeni bir alternatif getiriliyor: Bundan sonrasındademokrasi güçleri ittifak oluşturarak inisiyatif almalıymış.

Şimdi şöyle bir etrafımıza bakıyoruz. Mevcut siyasi güçler tablosundan AK Parti’yi çıkardınız, Cemaat’i çıkardınız, CHP’yi çıkardınız, doğal olarak MHP’yi de çıkardınız… Geriye ne kaldı? Hangi güçlerle ittifak oluşturarak inisiyatif alacaksınız? Bölük pörçük sol partiler, her biri sol bir fraksiyonun kontrolündeki tabela dernekleri dışında kim kaldı ortada?

Cumhuriyet tarihi boyunca çözülemeyen Kürt sorununu bütün büyük siyasi güçleri dışlayıp bir avuç marjinal sol akımla ittifak yaparak mı çözeceksiniz?

Kusura bakmayın ama, herkesten önce sizin dayandığınız taban ciddiye almaz bu söylediğinizi. Çünkü onlar bu işin çocuk oyuncağı olmadığını bilir; çözüm için şimdiye kadar çok şey yapan ve kitle tabanı yüzde elliye varan bir siyasi partiyi elinin tersiyle itme lüksü olmadığının farkındadır. Dolayısıyla siz AK Parti’yi muhatap almazsanız, o da sizi muhatap almamaya başlar.
 
Dev Genç’in politik olgunluk düzeyi
 
Günümüzün Kürt siyasi hareketinin ana rahmi Türk sol hareketi oldu. Düzen muhalifi Kürtler 1960’lardan 80’lere kadar esas olarak Türk solu içinde, onun bir parçası olarak yer aldılar ve aynı ideolojik-siyasi formasyonu edindiler. Ancak 12 Eylül Darbesinden sonra yollarını ayırarak bağımsız bir Kürt hareketi yarattılar. Ne var ki bu hareketi yaratan kadrolar, etnik temelde bir siyasi çizgi inşa etseler de ilk gençliklerinde edindikleri ideolojik formasyondan kurtulamadılar. Bu durum silahlı mücadele veren bir örgüt için büyük bir mesele değildi; ama şimdi, şiddetten siyasete geçiş döneminde büyük bir handikap oluşturuyor.

Mesela, “Tarihi deklarasyon”un içinde “Tarihi öneriler” başlığıyla yayınladıkları mücadele programına bakın ne dediğimi daha iyi anlarsınız. KCK’nın yurtdışındaki çoğu 60’ını aşmış önder kadrosu, siyasi olarak 1970’lerin Dev Gençlilerinin politik olgunluk düzeyinde kalmış! Milyonlarca Kürt’ün giriştiği demokrasi mücadelesinde bel bağladığı ya da sempatiyle baktığı bir siyasi çizgi bu kadar mı ilkel, bu kadar mı çocukça bir programla çıkar ortaya!
 
Büyük siyasi güçler platformuna çıkmak için
 
Kürt siyasi hareketi bu ülkenin siyasetinin ana akımlarından biri olma potansiyeli taşıyor. Eğer genlerindeki o solculuktan kurtulup; olgun, ayakları yere basan, temsil ettiği geniş kitlelerin sahip olduğu sağduyuya, gerçekçiliğe sahip reformcu bir parti haline gelirse, geniş temsil gücüyle geleceğin parlamentolarında kilit rolü oynayabilecek, iktidar ortağı olabilecek bir partiye dönüşmesi işten bile değil. Hatta böyle bir dönüşüm geçirebilirse, CHP’nin bir türlü dolduramadığı boşluğu dolduran bir ana muhalefet partisi bile olabilir. Ama bunun için, öncelikle bu küf kokulu sol çizgiden kurtulması lazım.

Zira böyle bir çizgiyle büyük siyasi güçler platformuna çıkması mümkün değil.

Bu yazı Bugün Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et