Ağla(ma)mak

Bebekken, ki 32 yıl öncesine tekabül eder, annem beni kendisinin gençlik şarkıları ile uyuturdu.

“Gülmek için yaratılmış,

Gözlerde yaşlar niye?”

“Sen ağlama,

Dayanamam.”

“Doğarken ağladı insan,

Bu son olsun, bu son.”

Bugün düşününce fark ediyorum ki, annemin en büyük korkusu benim ağlamammış.  Bugün hissettikçe de fark ediyorum ki, her annenin en büyük korkusu çocuğunun ağlaması.

18 Ağustos 2016 günü Halep’in bombalanması sonucunda ortaya çıkan Ümran’ın görüntülerini gördüğümüzde ise hepimiz, tüm korkularımızı bir köşeye koyup, “neden ağlamıyor bu çocuk!?” diye sinirlenerek ağladık.

Ümran patlamadan kurtarıldığında ambulansın içindeki koltuğa doktorun kucağında geliyor. Bir çocuğun annesi ve babası dışında birine bu kadar güvenerek sarıldığı görüntü azdır. Ümran’ı oturttuğu o turuncu sandalye sanki kocaman. O kadar küçük ki ayakları yere değmekten uzak. Ağlamıyor ve de. Kalbi daha mutlu olaylarla o kadar hızlanması gerekirken Ümran’ın göğüs kafesi korkudan inip çıkıyor. Yüzünü sildiğinde gördüğü kanı sandalyeye silip kurtulmak istiyor. Çünkü kan, elimizde olmasını istediğimiz bir şey değil.

Bugün bu yazının devamında Ümran’ın verdiği tepkinin “savaş-kaç-dona kal” (fight-flight-freeze) tepkilerinden “dona kal” tepkisine girdiğini yazmak gibi bir niyetim vardı ama vazgeçtim. Ümran’ın fotoğrafını “Gördüğümüz her şeye inanmalı mıyız?” başlığı ile veren “Sol Haber”in olduğu bir yerde aynı zeminde değil çünkü tepkilerimiz. İnsan bazen görmediklerine, duyduklarına bile inanabilir, evet. Ama o görüntünün karşısında bu tür bir propagandayı yürütmeyi hangi kuram, ne şekilde açıklayabilir?

Ümran’ın o sandalyede kan ve toz a bulanmış bir şekilde oturuyor olması hepimizin suçu. Bugüne kadar yanımızda mültecileri gördüğünde “ay buraya kadar geldiler” diyene dönüp sert tepkiler vermediğimiz için; üzülmeyi yalnızca sosyal medyadan tepki vermek zannettiğimiz için; yolda yürürken dilenen bir çocuğu görünce elini tuttuğumuz çocuğumuzu bize çekerek sözde onu “koruduğumuz” için. Sol Haber hâlâ o başlığı utanmadan atabildiği için. Dünyada kapladığımız yer kendi ağırlığımız kadar. Hepimiz kendi edimlerimizden sorumluyuz. Bu süreçte de yapmamız gereken ilk şey, kendimize, etrafımızdakilere ve bizden küçüklere şunu öğretmek: Dünya kimsenin değil. Doğduğumuz toprakları kimse bize tapulamadı. Ayağını bastığımız o zemine milyonlarca insan ayağını bastı, sonra da o toprağın altında kurudu, kaldı. Etrafınıza bakın. Gününüzü sadece bir şeylere üzülerek geçirmeyin. Bir şeyler yapın.

15 Temmuz gecesi evden çıkmaya hazırlanırken Ceren’in oturup dua etmeye başladığını gördüm. “Ne yapıyorsun Ceren?” dedim, “işimiz rast gitsin diye dua ediyorum hocam” dedi. Ben umutsuzlukla duanın edileceğini düşünürken, o bize umut olması için dua ediyordu. Ceren o gece üzerine düşeni yaptı. Siz de, başkalarına anlamlı gelir ya da gelmez, üzerinize düşeni yapın. Aşağıdaki web sayfalarının size yol göstermesini ya da kendi yolunuzu çizmeye çalışın.

Ama bir şey yapın.

Yapalım.

Çünkü Cem Karaca haklı, çocuklar bu kadar çok ağlamamalı.

https://www.whitehelmets.org/
http://sema-org.com/
http://www.uossm.org/
https://www.sams-usa.net/
https://www.qcharity.org/en/qa/
https://internationalmedicalcorps.org/
https://www.muslimaid.org/
http://www.umhd.org.tr/
https://www.oxfam.org/
http://www.raf-thani.com/
http://www.unicef.org.tr/
http://www.wfp.org/
https://www.kizilay.org.tr/
https://www.ihh.org.tr/en
http://www.doctorswithoutborders.org/
http://www.islamic-relief.org/
http://www.unhcr.org/
http://www.diyanetvakfi.org.tr/en-US/
http://www.mercycorps.org.uk/
http://www.smallprojectsistanbul.org/
http://www.karamfoundation.org/
http://www.savethechildren.org/
http://www.handinhandforsyria.org.uk/
http://www.medicalteams.org/
http://aidoctors.org/”*

*: Yardım kuruluşlarının listesi BRKN.tv isimli sosyal medya platformundan alınmıştır.

Bu Yazıyı Paylaşın

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et