Af kimlerin korkulu rüyası?

Bekir Bozdağ’ın hükümet adına yaptığı “Gündemimizde af yok” açıklaması son derece anlaşılabilir bir açıklama.

Zira affın hükümetin gündeminde olabilmesi için, önce toplumun gündemine girmesi; toplumun çoğunluğu tarafından kabul edilebilir hale gelmesi, sık sık kullandığımız ifadeyle “af ikliminin oluşması” gerekiyor. Bunun da bugünden yarına gerçekleşecek bir mesele olmadığını konuyu gündeme getiren herkesin bildiğini sanıyorum.

Ben de kendi payıma, af konusunda zaman zaman yazıyorsam, böyle bir iklimin oluşmasına katkıda bulunmak için yazıyorum.

Kılıçdaroğlu aftan neden korkuyor?

Aftan söz ediyorsak, artık hukuktan değil, siyasetten söz ediyoruz demektir.

Peki, içinde bulunduğumuz siyasi konjonktürde çıkarılacak bir affın siyasi anlamı nedir? Çıkarmak siyaseten doğru mudur, yoksa yanlış mı?

Her zaman değil ama bazen, siyaseten doğru yolda olup olmadığınızı anlamak için söz konusu meselede hangi siyasi mihrakların ne tutum aldığına bakmanız faydalı olabilir.

Böyle baktığımızda, Kemal Kılıçdaroğlu’nun alelacele -neredeyse bir telaş içinde- yaptığı “Bugün af için uygun ortam yok” açıklaması özel bir anlam kazanıyor.

Kılıçdaroğlu neden bu kadar telaşlı?

Bu örgütle “Nerede bu Ergenekon gidip ben de üye yazılayım” diyecek kadar gönül birliği içinde olan bir kişi, neden kankalarının özgürlük ihtimalinden bu kadar rahatsız? Tutuklu kalmalarına bile dayanamayıp beş yıl boyunca “Tutuksuz yargılansınlar” deyip durduğu dostlarının serbest kalma ihtimalleri ortaya çıktığında, ilk karşı çıkanlardan biri olmak açıklanması çok zor bir pozisyon olsa gerek…

Bir yandan “Çözüm sürecine her türlü desteği vermeye hazırız” derken bir yandan da dağdaki PKK’ları ovaya indirecek, siyasete katacak ve şiddetin son bulmasında kilit rol oynayacak bir siyasi affa karşı çıkmak da aynı şekilde açıklanması yine zor bir pozisyon…
Acaba Kılıçdaroğlu PKK şiddetinin bitmesinden, siyasetin normalleşmesinden neden bu kadar korkuyor?

Normalleşme onların hayat damarlarını kesecek

Sadece Kılıçraoğlu’nun CHP’si değil, MHP; İşçi Partisi ve bizzat Ergenekon’un ileri gelenleri de çift taraflı bir aftan ölümden korkar gibi korkuyorlar.

Yeniçağ Gazetesi İlker Başbuğ’un “Pazarlığın parçası olmam” ifadesini manşete çekiyor.

Aydınlık Gazetesi’nde “Türkiye’yi bölme tuzağı olarak genel af” başlıklı yazılar çıkıyor…

Çünkü bütün bu güçler, hayat sularını düşmanlık ve çatışma ikliminin sürmesinden alıyorlar.

Doğabilecek bir el sıkışma ortamının onları besleyen damarları keseceğinin; kışkırtma, kutuplaştırma ve çatıştırma imkânlarını ortadan kaldıracağının farkındalar. Normalleşme onları öldürecek! Ortamın yumuşaması, mağduriyetlerin son bulmasıyla birlikte patlamış balona dönecekler.

Öyle ya…

Af çıkıp da, birçoğu “eski geleneğin kurbanı” olan Ergenekon sanıkları dışarı çıktığında, “kin-intikam ve rövanş” çığlıkları atanlar kimi toplayacak etraflarında? Bundan sonra emirlerine gözü kapalı itaat edecek subayları nasıl bulacak da yeni darbeler tezgâhlayacak?

Af çıkıp da dağdaki PKK militanlarının büyük çoğunluğu evine döndü mü, PKK silahlı bir örgüt olmaktan çıkıp siyaset yapan bir örgüte dönüştü mü, 30 yıldır Kürt ve Türk gençlerinin kanıyla beslenen Ergenekon nasıl olacak da yaşayacak?

Ergenekon yaşamazsa, CHP, MHP, İP gibi partiler koruyucu şemsiyesiz ne yapacak?

Tabii kapsamlı bir af tek kâbusları değil. En büyük korkularından biri de eylülde açıklanacak demokrasi paketi… Bu paket ne kadar boş olursa, umutları da o kadar artacak; ne kadar dolu olursa moralleri ve hareket imkânları o kadar azalacak. MHP ve İP yayın organlarının eylülde gelecek pakette özel okullarda Kürtçe eğitime izin verileceği haberini kara bir haber gibi vermeleri de bunu göstermiyor mu?

Varlığını sürdürmesi toplumun felaketine, yıkımına, acısına, gözyaşına endeksli olan siyasi güçlerin dramı da bu işte…

Bu yazı Bugün Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et